Arş'a Ait Hikmetler

Stok Kodu:
9786055030865
Boyut:
12x20
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2022-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
100,00TL
70,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 8,56TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786055030865
1181291
Arş'a Ait Hikmetler
Arş'a Ait Hikmetler
70.00

Molla Sadrâ’nın diğer İslam filozoflarında olmadığı kadar Kur’an, sünnet ve velâyete vurgu yaptığını görmekteyiz. Sadrâ, çevirisini sunduğumuz bu kitapta dile getirdiği düşüncelerin hemen hepsini, nübüvvet ve velâyet kandilinden alınmış bir meşale olarak tanıtmıştır. Onun bu tavrı, bir açıdan İslam felsefesinin ulaştığı orijinalliğin bir göstergesidir. Sadrâ, iyi bir yorumcu olması yanında yeni bir sistem kurmayı başarması açısından felsefeyi İslam’ın öz değeri olarak kabul etmekte hiçbir sakınca duymamaktadır. Hatta onun esas başarılarından birisi, Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirileri -daha önce az görülür biçimde- uzlaşmacı bir tutumla filozoflar lehine sonuçlandırmasıdır. Bu kitapta da ortaya konulanlara nazar edilince filozoflar ile İslamî inançlar arasında var olduğu iddia edilen çatışmaların gerçek olmadığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan Sadrâ, Tanrı’nın cüzîleri bilip bilmediğine dair problemi çözerken Tanrı bilgisinin huzûrî bir bilgi olduğunu söyler. Varlığın birliği esasınca onun huzûrî olarak her şeyi bilmesi gerekir. Âlemin hudûsu konusunda daha çok mesai harcayan Sadrâ, âlemi hâdis bir varlık kabul etmekle beraber İhvân-ı Safâ’da görüldüğü üzere sudûr ile hudûs teorisini birleştirmeye çalışır. Yazdıklarından anlaşılacağı üzere ibdâ‘/sudûr ile hudûs birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısıdır. Ahiretteki diriliş ise bir tür cismânî diriliştir. Bu kitabın konusu bunlar olmamakla beraber Sadrâ bu gibi problemlere kısa ve özlü referanslarda bulunmuştur.

Molla Sadrâ’nın diğer İslam filozoflarında olmadığı kadar Kur’an, sünnet ve velâyete vurgu yaptığını görmekteyiz. Sadrâ, çevirisini sunduğumuz bu kitapta dile getirdiği düşüncelerin hemen hepsini, nübüvvet ve velâyet kandilinden alınmış bir meşale olarak tanıtmıştır. Onun bu tavrı, bir açıdan İslam felsefesinin ulaştığı orijinalliğin bir göstergesidir. Sadrâ, iyi bir yorumcu olması yanında yeni bir sistem kurmayı başarması açısından felsefeyi İslam’ın öz değeri olarak kabul etmekte hiçbir sakınca duymamaktadır. Hatta onun esas başarılarından birisi, Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirileri -daha önce az görülür biçimde- uzlaşmacı bir tutumla filozoflar lehine sonuçlandırmasıdır. Bu kitapta da ortaya konulanlara nazar edilince filozoflar ile İslamî inançlar arasında var olduğu iddia edilen çatışmaların gerçek olmadığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan Sadrâ, Tanrı’nın cüzîleri bilip bilmediğine dair problemi çözerken Tanrı bilgisinin huzûrî bir bilgi olduğunu söyler. Varlığın birliği esasınca onun huzûrî olarak her şeyi bilmesi gerekir. Âlemin hudûsu konusunda daha çok mesai harcayan Sadrâ, âlemi hâdis bir varlık kabul etmekle beraber İhvân-ı Safâ’da görüldüğü üzere sudûr ile hudûs teorisini birleştirmeye çalışır. Yazdıklarından anlaşılacağı üzere ibdâ‘/sudûr ile hudûs birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısıdır. Ahiretteki diriliş ise bir tür cismânî diriliştir. Bu kitabın konusu bunlar olmamakla beraber Sadrâ bu gibi problemlere kısa ve özlü referanslarda bulunmuştur.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat