“Balkan harbinde iki milyon muhacir kara, deniz ve demir yoluyla yollara döküldü. Altı yüz elli binden fazlası yollarda Sırp, Bulgar ve Yunan komitacıları tarafından soyuldu, tecavüze uğradı, katledildi.
Dünyada eşi ve benzeri olmayan Balkan harbini ve göçmenlerini anlatmaya ne kadar gücümüz yeter? Bizim haddimize midir?
‘Aşk ve Göç’ çekilen acıların binde birini bile yansıtmaktan uzaktır. Yazılıp anlatılabilenler, anlatılamayanlardan katbekat fazladır. Nice kaleme dökülemeyen hatıralar, akıl sınırlarını zorlayan acılar, yüreğimizi kanatmaya devam eder durur.
‘Tarihini bilmeyen, geleceğini tayin edemez. ‘ düşüncesiyle yola çıktığımız bu roman, yeni nesillere geçmişini anımsatmayı, yaşadıklarından ders almayı hedefliyor. Elbette; ‘Tarih tekerrür etmesin. Allah değil bu aziz millete, dünya yüzündeki hiçbir millete bu denli ağır ıztıraplar yaşatmasın. ‘ dilek ve dualarımızı gönülden dillendirerek...”
“Balkan harbinde iki milyon muhacir kara, deniz ve demir yoluyla yollara döküldü. Altı yüz elli binden fazlası yollarda Sırp, Bulgar ve Yunan komitacıları tarafından soyuldu, tecavüze uğradı, katledildi.
Dünyada eşi ve benzeri olmayan Balkan harbini ve göçmenlerini anlatmaya ne kadar gücümüz yeter? Bizim haddimize midir?
‘Aşk ve Göç’ çekilen acıların binde birini bile yansıtmaktan uzaktır. Yazılıp anlatılabilenler, anlatılamayanlardan katbekat fazladır. Nice kaleme dökülemeyen hatıralar, akıl sınırlarını zorlayan acılar, yüreğimizi kanatmaya devam eder durur.
‘Tarihini bilmeyen, geleceğini tayin edemez. ‘ düşüncesiyle yola çıktığımız bu roman, yeni nesillere geçmişini anımsatmayı, yaşadıklarından ders almayı hedefliyor. Elbette; ‘Tarih tekerrür etmesin. Allah değil bu aziz millete, dünya yüzündeki hiçbir millete bu denli ağır ıztıraplar yaşatmasın. ‘ dilek ve dualarımızı gönülden dillendirerek...”