Dünya gazetesindeki haftalık yazılarından özenli bir seçki yapan Adnan Nas, Aslına Bakarsanız isimli kitabında Türkiye ekonomisinin son 15 yıllık sürecine ışık tutuyor. Türkiye ekonomisinin başlıca sorunlarına değindiği kitabında bu sorunlara üretilebilecek çözümler de yer alıyor. Bu anlamıyla “Aslına Bakarsanız” ülke ekonomisinin içinde bulunduğu süreci anlamak ve doğru değerlendirmek için önemli bir kaynak olarak öne çıkıyor. Okuyucuyu ekonomi dünyasında zaman yolculuğuna çıkaran eser, doğru adımlar ile artık bir şeylerin değiştirilmesi ve iyileştirilmesi gerektiğini hatırlatıyor.
***
Sadık bir Dünya ve Nasıl Bir Ekonomi okuru olarak Adnan Nas’ı hep takdir etmiş ve haftalık yazılarının altını çizerek okumuşumdur. Aynı eğitim ve bir maliye müfettişi olarak aynı deneyimlerden geçtiğimiz için belki de, hep aynı sahifede kaldık. İyi ki makalelerinden özenli bir seçki yaparak kitap hâline getirmiş. Çünkü Cumhuriyetimizin 100. yılında geriye dönüp bir öz eleştiri yapmayacaksak, kurumsal altyapımızın nasıl tanınmaz hâle geldiğini, ne tür hayal kırıklıkları yaşadığımızı, hangi umutlarımızın söndüğünü ya da söndürüldüğünü, vasatlıktan neden kurtulamadığımızı hatırlamayacak ve de genç kuşaklara hatırlatmayacak ve onlarla helalleşmeyeceksek ikinci yüzyıla ne yüzle gireceğiz?
Dünya gazetesindeki haftalık yazılarından özenli bir seçki yapan Adnan Nas, Aslına Bakarsanız isimli kitabında Türkiye ekonomisinin son 15 yıllık sürecine ışık tutuyor. Türkiye ekonomisinin başlıca sorunlarına değindiği kitabında bu sorunlara üretilebilecek çözümler de yer alıyor. Bu anlamıyla “Aslına Bakarsanız” ülke ekonomisinin içinde bulunduğu süreci anlamak ve doğru değerlendirmek için önemli bir kaynak olarak öne çıkıyor. Okuyucuyu ekonomi dünyasında zaman yolculuğuna çıkaran eser, doğru adımlar ile artık bir şeylerin değiştirilmesi ve iyileştirilmesi gerektiğini hatırlatıyor.
***
Sadık bir Dünya ve Nasıl Bir Ekonomi okuru olarak Adnan Nas’ı hep takdir etmiş ve haftalık yazılarının altını çizerek okumuşumdur. Aynı eğitim ve bir maliye müfettişi olarak aynı deneyimlerden geçtiğimiz için belki de, hep aynı sahifede kaldık. İyi ki makalelerinden özenli bir seçki yaparak kitap hâline getirmiş. Çünkü Cumhuriyetimizin 100. yılında geriye dönüp bir öz eleştiri yapmayacaksak, kurumsal altyapımızın nasıl tanınmaz hâle geldiğini, ne tür hayal kırıklıkları yaşadığımızı, hangi umutlarımızın söndüğünü ya da söndürüldüğünü, vasatlıktan neden kurtulamadığımızı hatırlamayacak ve de genç kuşaklara hatırlatmayacak ve onlarla helalleşmeyeceksek ikinci yüzyıla ne yüzle gireceğiz?