MİDİLLİLİ ANNEANNE
Bir gün anneanneme sordum, "Midilli'den ne getirdin?" diye. Önce bana baktı, sonra havaya. Başını iki yana salladı ve kalkıp sandığını açtı. İçinden renkli, desenli, basma bir entari çıkardı.
"İşte." dedi, "Bak, sadece bunu getirdim."
"Giysene." dedim, "Bak, ne güzelmiş."
"Giymem." dedi, "Sonra kirlenir."
"Yıkarsın." dedim.
"Ah be oğlum!" dedi, "Yıkarsam… Sonra, sonra ah! Sonra Midilli'nin kokusu uçup gider."
Yine bir gün:
"Gel." dedim, "Seni Midilli'ye götüreyim. Beraber gezer, döneriz."
"Olur." dedi, "Gidelim ama ikimiz gider, sen tek başına dönersin. Orada ölür, ebedî uykumu vatan toprağında uyurum."
H. SEDAT ÖZKÖK
MİDİLLİLİ ANNEANNE
Bir gün anneanneme sordum, "Midilli'den ne getirdin?" diye. Önce bana baktı, sonra havaya. Başını iki yana salladı ve kalkıp sandığını açtı. İçinden renkli, desenli, basma bir entari çıkardı.
"İşte." dedi, "Bak, sadece bunu getirdim."
"Giysene." dedim, "Bak, ne güzelmiş."
"Giymem." dedi, "Sonra kirlenir."
"Yıkarsın." dedim.
"Ah be oğlum!" dedi, "Yıkarsam… Sonra, sonra ah! Sonra Midilli'nin kokusu uçup gider."
Yine bir gün:
"Gel." dedim, "Seni Midilli'ye götüreyim. Beraber gezer, döneriz."
"Olur." dedi, "Gidelim ama ikimiz gider, sen tek başına dönersin. Orada ölür, ebedî uykumu vatan toprağında uyurum."
H. SEDAT ÖZKÖK