Dinin esası Aşura ile birleştirilmiş ve onun bereketiyle baki kalmıştır. Seyyidü'ş-Şüheda tarafından ortaya konan böylesi bir fedakarlık ve cesaretin kaynağı; hazretin maneviyat, ihlas, basiret sahibi ve tek kelimeyle insan-ı kamil olmasında yatmaktadır.
Öte yandan Aşura pek çok ibret ve derslerle doludur ve her Müslüman, her İslamî millet için bu dersleri öğrenmek ve Aşura ibretlerini dikkate almak lazımdır; çünkü Aşura'nın en büyük ibreti, İslami toplumun elli yıldan daha kısa bir süre içinde geçirdiği değişim ve yaşadığı çöküştür. Aşura kıyamına ve öncesindeki elli yıllık İslam tarihine baktığımızda şunu görürüz: Havassın özellikle de hak cephesindeki havâssın ibretlik rolü, basiretsizliği ve ondan önemlisi de dünya peşinde koşma gibi hastalıkları Peygamber'in Ehl-i Beyt'inin şahadetine neden olmuştur.
Tüm zamanlarda İslam toplumunun çöküşüne ve Yezidlerin tekrar hakim olmasına şahit olabiliriz, özgürlük ve bağımsızlık yolunu kat etmek isteyen her millet Aşura ashabının yolunu kendine model olarak almalıdır. Seyyidü'ş-Şüheda'nın kıyamının felsefesini ve hedefini tefsir ederken ne İmamın tek hedefinin hükümet kurmak olduğunu ileri sürmek ne de onun tek hedefinin şahadet olduğunu söylemek doğrudur, onun bilinçli ve mücahitçe olan asıl hedefi, İslam ümmetinde ortaya çıkan sapmalar karşısında ilahi cihad yükümlülüğünü yerine getirmek, emr-i bi'l maruf ve nehy-i ani'l münker farzına uymaktı ve böylesi bir hedefle elde edilen her sonuç, ister İslami hükümet kurulsun, isterse şahadetle neticelensin zafer demektir. İmam Hüseyin'in hareketindeki üç unsurun, mantık, kahramanlık ve sevgi unsurlarının bir arada olması ve diğer onlarca ders bu kitapta görülebilir.
Dinin esası Aşura ile birleştirilmiş ve onun bereketiyle baki kalmıştır. Seyyidü'ş-Şüheda tarafından ortaya konan böylesi bir fedakarlık ve cesaretin kaynağı; hazretin maneviyat, ihlas, basiret sahibi ve tek kelimeyle insan-ı kamil olmasında yatmaktadır.
Öte yandan Aşura pek çok ibret ve derslerle doludur ve her Müslüman, her İslamî millet için bu dersleri öğrenmek ve Aşura ibretlerini dikkate almak lazımdır; çünkü Aşura'nın en büyük ibreti, İslami toplumun elli yıldan daha kısa bir süre içinde geçirdiği değişim ve yaşadığı çöküştür. Aşura kıyamına ve öncesindeki elli yıllık İslam tarihine baktığımızda şunu görürüz: Havassın özellikle de hak cephesindeki havâssın ibretlik rolü, basiretsizliği ve ondan önemlisi de dünya peşinde koşma gibi hastalıkları Peygamber'in Ehl-i Beyt'inin şahadetine neden olmuştur.
Tüm zamanlarda İslam toplumunun çöküşüne ve Yezidlerin tekrar hakim olmasına şahit olabiliriz, özgürlük ve bağımsızlık yolunu kat etmek isteyen her millet Aşura ashabının yolunu kendine model olarak almalıdır. Seyyidü'ş-Şüheda'nın kıyamının felsefesini ve hedefini tefsir ederken ne İmamın tek hedefinin hükümet kurmak olduğunu ileri sürmek ne de onun tek hedefinin şahadet olduğunu söylemek doğrudur, onun bilinçli ve mücahitçe olan asıl hedefi, İslam ümmetinde ortaya çıkan sapmalar karşısında ilahi cihad yükümlülüğünü yerine getirmek, emr-i bi'l maruf ve nehy-i ani'l münker farzına uymaktı ve böylesi bir hedefle elde edilen her sonuç, ister İslami hükümet kurulsun, isterse şahadetle neticelensin zafer demektir. İmam Hüseyin'in hareketindeki üç unsurun, mantık, kahramanlık ve sevgi unsurlarının bir arada olması ve diğer onlarca ders bu kitapta görülebilir.