Bu topraklarda aydınlanmanın ilk kıvılcımlarını Antik Çağ düşünürleri tutuşturmuş. Bu insanlar akıl, mantık, araştırma, deney, gözlem, şüphe, sorgulama, bilgi, erdem, … gibi kavramların içini doldurarak doğayı ve insanı anlamaya çalışmışlar. Yaklaşık iki bin beş yüz yıl sonra “SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ ADAM” aydınlanmanın meşalesini tekrar yakmak amacıyla Samsun’dan Anadolu topraklarına ayak bastı. O, bir ulusun kurtuluşunun, aklın-bilimin yolunu rehber edinerek aydınlanmış ve onuruna ulaşmış bireylerin yetişmesiyle gerçekleşebileceğine inanıyordu. Bu Büyük İnsan önce cephelerde zafer kazandı, sonra da aydınlanma devrimlerini hayata geçirerek ulusun çağdaş uygarlık seviyesini yakalayabilmesi için öncülük etti. Ebette kolay yürünmedi bu yolda, çok çetin engellerle karşılaştı. İnsanın aklını, onurunu ve özgürlüğünü hiçe sayan kimi çevreler yenilikçi değişimlerin karşısında oldular, aydınlanma sürecini tersine çevirmeye çalıştılar. Aydınlanma denilen bu süreç bir ileri bir geri giden, kimi zaman duraklayan, bazen de bir birikim üzerinde sıçrayan, fakat asla yok olmayan bir insanlık serüveni.
Atatürk, aydınlanma devrimlerini iyi kavramış olan üstün bir kişilik ve etkin bir aydınlanma taşıyıcısı. O, gerçekçi, değişimci ve ilerlemeci bir strateji adamı. Her durumda eleştirel akılcı bir yol izleyen yirminci yüzyılın en büyük aydınlanmacı devlet adamı. Mustafa Kemal’in yaşamının her alanında
matematikçi yanını öne çıkardığını, kendini bu yanıyla da çok iyi ifade ettiğini söylemek mümkün. Atatürk, önce bir problemi tanımaya çalışıyor, durum tespiti yapıyor, sonra kafasında farklı çözüm yolları geliştiriyor. Çözüm yollarından biri çalışmıyorsa hemen yanlışını görüp vazgeçiyor; strateji değiştiriyor, duruma göre yeni özgün çözümler buluyor. Yaklaşımının özünde “deneme-yanılma”, “eleştirel akılcılık”, “matematiksel düşünme” yer alıyor. Hayat durumlarına, sorunlara da bir matematik problemine yaklaşır gibi yaklaşıyor. Matematik problemi çözer gibi her problemi akıl yürüterek tek tek, adım adım çözüyor. Bu O’nun akılcı ve matematikçi yanını gösteriyor.
Matematik Yunanca bilgi, bilim, öğrenme anlamına gelen “mathéma” sözcüğünden türemiştir. Doğru düşünmenin kurallarını öğreten ve bu kuralları kullanan bir akıl bilgisi, bir evrensel dil, sayı ve ölçü temeline dayanan nicelik bilimlerinin genel adı, bir yanıyla da bir kavramlar bütünüdür. Matematiğin temeli mantığa dayanır ve kişiye rasyonel bir bakış açısı kazandırır. İnsana özgür ve önyargısız zihinsel ortamlar sağlaması bakımından mantıklı ve tutarlı düşünmeyi öğretir. Matematiksel düşünme, probleme göre uygun bir strateji geliştirme ve uygulama biçimidir. Bu anlamda kişinin doğruya ulaşmasını sağlayan bir düşünce sistemidir. Aydınlanma yüce bir değer olarak aklın ve bilimin yolunu tek yol gösterici olarak kabul eden bir süreçtir. Kişinin önyargısız ve özgür düşünerek potansiyelini açığa çıkarabileceğini, kendi hayatını aklın, bilimin ve evrensel değerler temelinde düzenleyebileceğini söyler. Demek ki matematik ve aydınlanma kavramlarının her ikisinin merkezinde de akıl, mantık, bilim, bilgi, öğrenme gibi kavramlar yer alıyor. Aydınlanma felsefesi de, Atatürk’ün dünya görüşünün kaynağı da eleştirel akıl ve bilimsel bilgi birikimi üzerinde biçimlenir. Bundan dolayı, bu çalışmanın sınırları içerisinde Atatürk’ün aydınlanmacılığının O’nun matematikçi yanıyla ilişkisi irdelenmeye çalışıldı.
Bu topraklarda aydınlanmanın ilk kıvılcımlarını Antik Çağ düşünürleri tutuşturmuş. Bu insanlar akıl, mantık, araştırma, deney, gözlem, şüphe, sorgulama, bilgi, erdem, … gibi kavramların içini doldurarak doğayı ve insanı anlamaya çalışmışlar. Yaklaşık iki bin beş yüz yıl sonra “SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ ADAM” aydınlanmanın meşalesini tekrar yakmak amacıyla Samsun’dan Anadolu topraklarına ayak bastı. O, bir ulusun kurtuluşunun, aklın-bilimin yolunu rehber edinerek aydınlanmış ve onuruna ulaşmış bireylerin yetişmesiyle gerçekleşebileceğine inanıyordu. Bu Büyük İnsan önce cephelerde zafer kazandı, sonra da aydınlanma devrimlerini hayata geçirerek ulusun çağdaş uygarlık seviyesini yakalayabilmesi için öncülük etti. Ebette kolay yürünmedi bu yolda, çok çetin engellerle karşılaştı. İnsanın aklını, onurunu ve özgürlüğünü hiçe sayan kimi çevreler yenilikçi değişimlerin karşısında oldular, aydınlanma sürecini tersine çevirmeye çalıştılar. Aydınlanma denilen bu süreç bir ileri bir geri giden, kimi zaman duraklayan, bazen de bir birikim üzerinde sıçrayan, fakat asla yok olmayan bir insanlık serüveni.
Atatürk, aydınlanma devrimlerini iyi kavramış olan üstün bir kişilik ve etkin bir aydınlanma taşıyıcısı. O, gerçekçi, değişimci ve ilerlemeci bir strateji adamı. Her durumda eleştirel akılcı bir yol izleyen yirminci yüzyılın en büyük aydınlanmacı devlet adamı. Mustafa Kemal’in yaşamının her alanında
matematikçi yanını öne çıkardığını, kendini bu yanıyla da çok iyi ifade ettiğini söylemek mümkün. Atatürk, önce bir problemi tanımaya çalışıyor, durum tespiti yapıyor, sonra kafasında farklı çözüm yolları geliştiriyor. Çözüm yollarından biri çalışmıyorsa hemen yanlışını görüp vazgeçiyor; strateji değiştiriyor, duruma göre yeni özgün çözümler buluyor. Yaklaşımının özünde “deneme-yanılma”, “eleştirel akılcılık”, “matematiksel düşünme” yer alıyor. Hayat durumlarına, sorunlara da bir matematik problemine yaklaşır gibi yaklaşıyor. Matematik problemi çözer gibi her problemi akıl yürüterek tek tek, adım adım çözüyor. Bu O’nun akılcı ve matematikçi yanını gösteriyor.
Matematik Yunanca bilgi, bilim, öğrenme anlamına gelen “mathéma” sözcüğünden türemiştir. Doğru düşünmenin kurallarını öğreten ve bu kuralları kullanan bir akıl bilgisi, bir evrensel dil, sayı ve ölçü temeline dayanan nicelik bilimlerinin genel adı, bir yanıyla da bir kavramlar bütünüdür. Matematiğin temeli mantığa dayanır ve kişiye rasyonel bir bakış açısı kazandırır. İnsana özgür ve önyargısız zihinsel ortamlar sağlaması bakımından mantıklı ve tutarlı düşünmeyi öğretir. Matematiksel düşünme, probleme göre uygun bir strateji geliştirme ve uygulama biçimidir. Bu anlamda kişinin doğruya ulaşmasını sağlayan bir düşünce sistemidir. Aydınlanma yüce bir değer olarak aklın ve bilimin yolunu tek yol gösterici olarak kabul eden bir süreçtir. Kişinin önyargısız ve özgür düşünerek potansiyelini açığa çıkarabileceğini, kendi hayatını aklın, bilimin ve evrensel değerler temelinde düzenleyebileceğini söyler. Demek ki matematik ve aydınlanma kavramlarının her ikisinin merkezinde de akıl, mantık, bilim, bilgi, öğrenme gibi kavramlar yer alıyor. Aydınlanma felsefesi de, Atatürk’ün dünya görüşünün kaynağı da eleştirel akıl ve bilimsel bilgi birikimi üzerinde biçimlenir. Bundan dolayı, bu çalışmanın sınırları içerisinde Atatürk’ün aydınlanmacılığının O’nun matematikçi yanıyla ilişkisi irdelenmeye çalışıldı.