İsmail Habib Sevük ( 1892 - 1954), Türk yazar, edebiyat tarihçisi, gazeteci, siyasetçi.
Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu'da çıkarılan çeşitli gazetelerde Milli Mücadeleyi destekleyen yazılar kaleme aldı. Cumhuriyet döneminin ilk edebiyat tarihi kitabı olan “Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi” adlı eserin yazarıdır. TBMM’de Sinop milletvekili olarak yer almıştır (1943-1946)
Atatürk dönemi ve onun kişiliğiyle ilgili tarihe not düştüğü yazılar ve şahitlikler günümüzde hâlâ gündemde olan soru ve eleştirilere geçmişten bir cevap gibidir.
Ölüm anları: Rafta, pide yuvarlaklığında siyah yelkovanlı, beyaz kadranlı bir duvar saati var. Yatağından ona bakıyor. Artık gözlerinde fer yok mu? “ Saat kaç?” Ebedi Şefin son sözleri… Son hareket: Gözkapaklarını kaldırmış, boşluğa bakmış, kapaklar kendiliğinden iniyor. Bitti.
Son söz, son bakış... Ölüm ondan ne götürdü ne bıraktı? Yüzü fırçalarda, gövdesi heykellerde, sözleri sayfalarda, hatırası millette ve eseri vatan hâlindeki vatanda... Giden pek yok gibi. Fakat sesi, o mat, büyülü ve insanı ruhu içinden sihirli bir kanat gibi yukarı kaldıran sesi ve bakışı, Selanik’teki evinden saraydaki şu küçük karyolalı odaya kadar, ancak elli şu kadar yıl, eşsiz bir zebercet maviliğiyle ışıldayan bakışı... Ondan giden sadece bu ikisidir.
Dorlion Yayınları olarak 1939 yılında ki orijinal baskısını sadeleştirerek ve yeniden düzenleyerek hazırladığımız bu değerli çalışmayı yeni kuşak okurlarla buluşturmaktan mutluyuz.
İsmail Habib Sevük ( 1892 - 1954), Türk yazar, edebiyat tarihçisi, gazeteci, siyasetçi.
Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu'da çıkarılan çeşitli gazetelerde Milli Mücadeleyi destekleyen yazılar kaleme aldı. Cumhuriyet döneminin ilk edebiyat tarihi kitabı olan “Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi” adlı eserin yazarıdır. TBMM’de Sinop milletvekili olarak yer almıştır (1943-1946)
Atatürk dönemi ve onun kişiliğiyle ilgili tarihe not düştüğü yazılar ve şahitlikler günümüzde hâlâ gündemde olan soru ve eleştirilere geçmişten bir cevap gibidir.
Ölüm anları: Rafta, pide yuvarlaklığında siyah yelkovanlı, beyaz kadranlı bir duvar saati var. Yatağından ona bakıyor. Artık gözlerinde fer yok mu? “ Saat kaç?” Ebedi Şefin son sözleri… Son hareket: Gözkapaklarını kaldırmış, boşluğa bakmış, kapaklar kendiliğinden iniyor. Bitti.
Son söz, son bakış... Ölüm ondan ne götürdü ne bıraktı? Yüzü fırçalarda, gövdesi heykellerde, sözleri sayfalarda, hatırası millette ve eseri vatan hâlindeki vatanda... Giden pek yok gibi. Fakat sesi, o mat, büyülü ve insanı ruhu içinden sihirli bir kanat gibi yukarı kaldıran sesi ve bakışı, Selanik’teki evinden saraydaki şu küçük karyolalı odaya kadar, ancak elli şu kadar yıl, eşsiz bir zebercet maviliğiyle ışıldayan bakışı... Ondan giden sadece bu ikisidir.
Dorlion Yayınları olarak 1939 yılında ki orijinal baskısını sadeleştirerek ve yeniden düzenleyerek hazırladığımız bu değerli çalışmayı yeni kuşak okurlarla buluşturmaktan mutluyuz.