Felsefî bir pozisyon olarak ateizmin gerekçelendirilmesi, onun benimsenmesindeki psikolojik, sosyolojik birtakım faktörlerden bağımsız olarak doğruluk koşulları üzerinde konuşmayı gerektirir. Bir delile dayanmadan herhangi bir şeye inanmanın yanlış olduğu şeklindeki prensibin sadece teistik inanca uygulanabileceğinin bir temeli var mıdır? İnanç ahlâkı gibi inançsızlık/inkâr ahlâkından söz edilemez mi?
Elinizdeki kitap ateizmin gerekçelendirilmesi gereken bir pozisyon olup olmadığını ve ateistik bir savununun hangi şartlarda rasyonel kabul edilebileceğini konu edinmektedir Bu çalışmada ateizmin temellendirilmesinin teizmin çürütülmesine bağlı olmaması gerektiği ve yokluğun ispatının nihai olarak a priori kanıtlara dayanması gerektiği vurgulanmaktadır. Aksi takdirde ateizmin kendisinin teizmi eleştirirken dayandığı delilci temellendirmenin beklentilerini karşılayamayacağı savunulmaktadır.
Felsefî bir pozisyon olarak ateizmin gerekçelendirilmesi, onun benimsenmesindeki psikolojik, sosyolojik birtakım faktörlerden bağımsız olarak doğruluk koşulları üzerinde konuşmayı gerektirir. Bir delile dayanmadan herhangi bir şeye inanmanın yanlış olduğu şeklindeki prensibin sadece teistik inanca uygulanabileceğinin bir temeli var mıdır? İnanç ahlâkı gibi inançsızlık/inkâr ahlâkından söz edilemez mi?
Elinizdeki kitap ateizmin gerekçelendirilmesi gereken bir pozisyon olup olmadığını ve ateistik bir savununun hangi şartlarda rasyonel kabul edilebileceğini konu edinmektedir Bu çalışmada ateizmin temellendirilmesinin teizmin çürütülmesine bağlı olmaması gerektiği ve yokluğun ispatının nihai olarak a priori kanıtlara dayanması gerektiği vurgulanmaktadır. Aksi takdirde ateizmin kendisinin teizmi eleştirirken dayandığı delilci temellendirmenin beklentilerini karşılayamayacağı savunulmaktadır.