“Ateş ve Düş
Şeyh Galib, Divân şiirimizde müstesnâ bir kimlik, bir büyük dönüşümün öncüsüdür. O da ayırdındadır bunun: nev râh ('yeni yol') gözetti(ğini) söyler.
Açtığı bu 'yeni yol'un günümüzdeki yolcuları, Galib'in şiirini ganimet bilmişler; o 'ganimet'i kıymetlendirmişler; kırılıp kenâre düş(mesine) razı olmamışlardır.
Galib, esrar'ını nasıl Mesnevî'den aldıysa, Fahri Kaplan da Hüsn ü Aşk'tan, Divân'dan alır. O gencîneleri ('hazineleri') yeniden açar, ama onların Ateş ve Düş'le 'tükenmez' olduklarını da söyler bize...
Fahri Kaplan, bu tükenmezliğin Esrâr'ıdır.”
Hilmi Yavuz
“Ateş ve Düş
Şeyh Galib, Divân şiirimizde müstesnâ bir kimlik, bir büyük dönüşümün öncüsüdür. O da ayırdındadır bunun: nev râh ('yeni yol') gözetti(ğini) söyler.
Açtığı bu 'yeni yol'un günümüzdeki yolcuları, Galib'in şiirini ganimet bilmişler; o 'ganimet'i kıymetlendirmişler; kırılıp kenâre düş(mesine) razı olmamışlardır.
Galib, esrar'ını nasıl Mesnevî'den aldıysa, Fahri Kaplan da Hüsn ü Aşk'tan, Divân'dan alır. O gencîneleri ('hazineleri') yeniden açar, ama onların Ateş ve Düş'le 'tükenmez' olduklarını da söyler bize...
Fahri Kaplan, bu tükenmezliğin Esrâr'ıdır.”
Hilmi Yavuz