Bu kitapta Kamer Teyhani’nin hayatı anlatılıyor. Bu yoğun ve ufuk açıcı anlatıda Teyhani’nin Türkiye halklarının Devrimci Yol’unda sürdürdüğü özgürlük ve sosyalizm mücadelesine ve onun işçi sınıfı içerisindeki çalışmalarına tanıklık edeceğiz. Bu çalışma sadece geçmiş deneyimlerin anlatılması değil, aynı zamanda günümüzün siyasi görevlerine de göndermeler içermekte. Eleştirel ve yapıcı bir saikle bu göndermeler arasındaki başat bir unsura odaklanılır: Emekçi sınıfın örgütlenmesinde merkezi olarak planlaması yapılmış, o planı gerçekleştirecek istihdamların ve örgütlenmelerin hayat bulduğu işkollarının niteliğine göre işyeri-havza veya işyeri-mahalle ortak örgütlenmesini gerçekleştirme görevini önüne koyan bir yaklaşımın ne denli önemli olduğu vurgulanır. Mahalle ve işyeri örgütlenmelerinin “doğurgan” bir özellik taşıdığının bilinmesi mücadelenin yaygınlaşması ve toplumsallaşması açısından önemli bir noktadır.
Kitapta önemli bir başka noktaya daha işaret edilir: O günün koşullarında Türkiye hızla “iç savaşa” gidiyor, resmi-sivil faşist güçler halkı hedef alan saldırılarda bulunuyordur. Bu saldırılara karşı emekçi halkta gelişen direnme eğilimleri Devrimci Yol’un örgütleme becerilerinden biriydi. Bu örgütlenmeye direniş komiteleri aracılığıyla hayat buldurmaya çalışan Devrimci Yol, komitelere sadece faşist saldırılara karşı direnme görevi yüklemiyor, aynı zamanda bu komiteleri halkın yönetim organları olarak da görüyordu. Bu, hareketi diğer sosyalist hareketlerden ayıran temel bir yaklaşımdı.
Bu eserde bitmeyen bir yolculuğun İstanbul’a ilişkin izlerini okuyacaksınız…
Bu kitapta Kamer Teyhani’nin hayatı anlatılıyor. Bu yoğun ve ufuk açıcı anlatıda Teyhani’nin Türkiye halklarının Devrimci Yol’unda sürdürdüğü özgürlük ve sosyalizm mücadelesine ve onun işçi sınıfı içerisindeki çalışmalarına tanıklık edeceğiz. Bu çalışma sadece geçmiş deneyimlerin anlatılması değil, aynı zamanda günümüzün siyasi görevlerine de göndermeler içermekte. Eleştirel ve yapıcı bir saikle bu göndermeler arasındaki başat bir unsura odaklanılır: Emekçi sınıfın örgütlenmesinde merkezi olarak planlaması yapılmış, o planı gerçekleştirecek istihdamların ve örgütlenmelerin hayat bulduğu işkollarının niteliğine göre işyeri-havza veya işyeri-mahalle ortak örgütlenmesini gerçekleştirme görevini önüne koyan bir yaklaşımın ne denli önemli olduğu vurgulanır. Mahalle ve işyeri örgütlenmelerinin “doğurgan” bir özellik taşıdığının bilinmesi mücadelenin yaygınlaşması ve toplumsallaşması açısından önemli bir noktadır.
Kitapta önemli bir başka noktaya daha işaret edilir: O günün koşullarında Türkiye hızla “iç savaşa” gidiyor, resmi-sivil faşist güçler halkı hedef alan saldırılarda bulunuyordur. Bu saldırılara karşı emekçi halkta gelişen direnme eğilimleri Devrimci Yol’un örgütleme becerilerinden biriydi. Bu örgütlenmeye direniş komiteleri aracılığıyla hayat buldurmaya çalışan Devrimci Yol, komitelere sadece faşist saldırılara karşı direnme görevi yüklemiyor, aynı zamanda bu komiteleri halkın yönetim organları olarak da görüyordu. Bu, hareketi diğer sosyalist hareketlerden ayıran temel bir yaklaşımdı.
Bu eserde bitmeyen bir yolculuğun İstanbul’a ilişkin izlerini okuyacaksınız…