Tüm insan icatları içinde, en önemli ve en etkili keşif muhtemelen ateş yakma yönteminin geliştirilmesidir. James George Frazer, dünyanın dört bir köşesinde insanlardan, hayvan, bitki ve doğadan yola çıkarak birbirinden farklı toplumlarda ateşe dair şimdiye kadar yaratılmış birçok miti bir araya getirmektedir. Ateşi bulma ve ateş yakma yöntemlerine ilişkin bu mitler yabanıl kabile ve uygarlıkların en güzel ve ilginç deneyimlerini içermektedir. Afrika’da, Asya’da, Eski Hindistan’da, Antik Yunan’da, Avustralya’da ve tüm diğer coğrafyalardaki mitler, ortaya çıkış koşullarına uygun olarak bir hikâye biçiminde okura sunulmaktadır:
“Her gün bazı erkekler, kadınlar ve çocuklar göğe tırmanırlar ve yeniden ağacın dallarını kullanarak geri inerlermiş. Bir gün yukarı doğru tırmanırlarken Kakan adlı yaşlı bir şahin bir çubuğu diğerinin üzerinde hızla döndürerek ateş yakmanın yolunu bulmuş. Fakat bu kuş ile beyaz bir şahinin arasındaki sürtüşmeden ötürü tüm bölgeyi ateş sarmış ve ne yazık ki çam ağacı yanmış; bu yüzden yukarı çıkan insanlar yeniden yeryüzüne dönememiş ve bu hadiseden sonra gökyüzünde kalmışlar. Yukarıda kalan insanların kafalarında, dirseklerinde, dizlerinde ve diğer eklem yerlerinde kristaller oluşmuş; geceleri bu kristaller parlıyormuş. Bu parıltılar aslında bizlerin yıldız olarak adlandırdığı şeylermiş.”
Tüm insan icatları içinde, en önemli ve en etkili keşif muhtemelen ateş yakma yönteminin geliştirilmesidir. James George Frazer, dünyanın dört bir köşesinde insanlardan, hayvan, bitki ve doğadan yola çıkarak birbirinden farklı toplumlarda ateşe dair şimdiye kadar yaratılmış birçok miti bir araya getirmektedir. Ateşi bulma ve ateş yakma yöntemlerine ilişkin bu mitler yabanıl kabile ve uygarlıkların en güzel ve ilginç deneyimlerini içermektedir. Afrika’da, Asya’da, Eski Hindistan’da, Antik Yunan’da, Avustralya’da ve tüm diğer coğrafyalardaki mitler, ortaya çıkış koşullarına uygun olarak bir hikâye biçiminde okura sunulmaktadır:
“Her gün bazı erkekler, kadınlar ve çocuklar göğe tırmanırlar ve yeniden ağacın dallarını kullanarak geri inerlermiş. Bir gün yukarı doğru tırmanırlarken Kakan adlı yaşlı bir şahin bir çubuğu diğerinin üzerinde hızla döndürerek ateş yakmanın yolunu bulmuş. Fakat bu kuş ile beyaz bir şahinin arasındaki sürtüşmeden ötürü tüm bölgeyi ateş sarmış ve ne yazık ki çam ağacı yanmış; bu yüzden yukarı çıkan insanlar yeniden yeryüzüne dönememiş ve bu hadiseden sonra gökyüzünde kalmışlar. Yukarıda kalan insanların kafalarında, dirseklerinde, dizlerinde ve diğer eklem yerlerinde kristaller oluşmuş; geceleri bu kristaller parlıyormuş. Bu parıltılar aslında bizlerin yıldız olarak adlandırdığı şeylermiş.”