Ziya Şakir’in İstanbul’u kuşatan ilk Türk devleti olan Avarları konu alan Avar Oğlu adlı eseri, 1935 tarihinde Yarım Ay dergisinde yayımlanır. Dergide, ilk tefrikanın başlangıcında Avar Oğlu hakkında şu bilgi verilir: “Ziya Şakir, bugüne kadar tarihin karanlıkları içinde örtülü kalmış olan ve pek nadir yazıcıların araştırmaya cesaret ettiği bu esrar perdesini yırtacak ve size, Türklerin ilk defa Bizans’a nasıl geldiklerini, burada neler yaptıklarını, ne için geri dönmeye mecbur kaldıklarını birer birer gösterecektir. Aynı zamanda heyecanlı bir aşk ve kahramanlık macerasını da okumuş olacaksınız.”
Her yazının ciddiyetle yazılması gerektiğini belirten Ziya Şakir; tarihi aldatmanın, dünyanın en büyük cinayeti olduğunu vurguladığı bir makalesinde: “Vâkıa, bir tarihî roman yazarken, muharrir bu eserine kendi hayalinde de bazı şeyler ilave etmek hakkına maliktir. Fakat bu hayal de, mutlaka bir hakikate istinat etmeli… Mesela, kısa bir muhavereyi aslına halel getirmeden genişletmekten, bir hadiseyi -gene aslını bozmadan- nazarlarda tamamıyla canlandıracak derecede tasvir etmekten ileri geçmemelidir. İşin içine “roman” kaydı girdikten sonra, o eseri okuyan kari, artık kendisinin tarih çevresi hududundan çıktığını bilir. Okuduğu vak’anın yüzde kaç hayal ve yüzde kaç hakikat olduğuna hükmedebilmek, onun zekâ ve ferasetine tâbi bir keyfiyettir.”
ECE SERRİCAN KABALCI’nın çalışması sonucunda Avarlar adıyla günümüz okuyucusuyla tekrar buluşturulmuştur..
Ziya Şakir’in İstanbul’u kuşatan ilk Türk devleti olan Avarları konu alan Avar Oğlu adlı eseri, 1935 tarihinde Yarım Ay dergisinde yayımlanır. Dergide, ilk tefrikanın başlangıcında Avar Oğlu hakkında şu bilgi verilir: “Ziya Şakir, bugüne kadar tarihin karanlıkları içinde örtülü kalmış olan ve pek nadir yazıcıların araştırmaya cesaret ettiği bu esrar perdesini yırtacak ve size, Türklerin ilk defa Bizans’a nasıl geldiklerini, burada neler yaptıklarını, ne için geri dönmeye mecbur kaldıklarını birer birer gösterecektir. Aynı zamanda heyecanlı bir aşk ve kahramanlık macerasını da okumuş olacaksınız.”
Her yazının ciddiyetle yazılması gerektiğini belirten Ziya Şakir; tarihi aldatmanın, dünyanın en büyük cinayeti olduğunu vurguladığı bir makalesinde: “Vâkıa, bir tarihî roman yazarken, muharrir bu eserine kendi hayalinde de bazı şeyler ilave etmek hakkına maliktir. Fakat bu hayal de, mutlaka bir hakikate istinat etmeli… Mesela, kısa bir muhavereyi aslına halel getirmeden genişletmekten, bir hadiseyi -gene aslını bozmadan- nazarlarda tamamıyla canlandıracak derecede tasvir etmekten ileri geçmemelidir. İşin içine “roman” kaydı girdikten sonra, o eseri okuyan kari, artık kendisinin tarih çevresi hududundan çıktığını bilir. Okuduğu vak’anın yüzde kaç hayal ve yüzde kaç hakikat olduğuna hükmedebilmek, onun zekâ ve ferasetine tâbi bir keyfiyettir.”
ECE SERRİCAN KABALCI’nın çalışması sonucunda Avarlar adıyla günümüz okuyucusuyla tekrar buluşturulmuştur..