Avrupa Birliği'nin temeli, 1951 yılında Paris Antlaşmasıyla kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ve 1957 Roma Antlaşmaları ile kurulan Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu ve Avrupa Ekonomik Topluluğuna dayanmaktadır. Bu örgütlerin organlarının birleştirilmesi sonucu bütünleşme hareketi uzun bir süre Avrupa Toplulukları veya Ortak Pazar olarak isimlendirilmiş, Maastricht Antlaşmasından sonra Avrupa Birliği adını almıştır.
Avrupa bütünleşmesinde başlangıçtan günümüze iki ana eğilim vardır. Bunlardan ilki, işbirliği alanlarının genişletilmesi anlamında derinleşme, ikincisi ise üye sayısının artmasıdır. 1968 Temmuz ayında o dönemdeki üye devletler arasında gümrük birliği kurulması ile başlayan derinleşme, 1992 sonunda malların, hizmetlerin, emeğin ve sermayenin serbest dolaşımının mümkün olduğu Ortak Pazar aşamasına ulaşmıştır. Günümüzde AB bütünleşmesi ekonomik ve parasal birlik aşamasının sıkıntılarını yaşamaktadır. 2015 Ocak ayında Litvanya'nın da Euro bölgesine geçmesiyle birlikte Euro kullanan ülkelerin sayısı 19'a yükselmiştir.
Avrupa Birliğinde başlangıçta 6 olan üye sayısı, değişik tarihlerde gerçekleşen genişlemelerin ardından, 1 Temmuz 2013'te Hırvatistan'ın katılımıyla 28'e yükselmiştir. Günümüzde Türkiye'ye ilave olarak Sırbistan, Karadağ ve İzlanda ile AB arasında tam üyelik müzakereleri devam etmektedir. Eski Yugoslavya bakiyesi devletlerden Makedonya 2004'ten beri aday ülkedir. Arnavutluk ise 2014 Haziran ayında aday ilan edilmiştir.
Avrupa Birliği Rehberi adını taşıyan bu çalışmada, 2014 sonu itibariyle bütünleşme hareketi ve Türkiye – AB ilişkilerinin tarihsel gelişimi ana hatlarıyla ele alınmış ve fiili durumun fotoğrafı çekilmiştir. Eserde ayrıca AB organları, karar alma süreci, bütünleşme hareketinin aktüel sorunları ve geleceği incelenmiştir. 2004 yılından beri fetret devri yaşayan AB'de eski komünist ülkelerin üye olarak alınması ile başlayan durgunluk, anayasanın reddi ve küresel ekonomik kriz ile daha da derinleşmiştir. Türkiye'nin gelecekte Avrupa bütünleşmesine tam üye olarak katılıp katılmayacağı Kıbrıs ihtilafına ilave olarak, AB'nin iç sorunları ve gelecek senaryoları ile de yakından irtibatlı hale gelmiştir.
Avrupa Birliği'nin temeli, 1951 yılında Paris Antlaşmasıyla kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ve 1957 Roma Antlaşmaları ile kurulan Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu ve Avrupa Ekonomik Topluluğuna dayanmaktadır. Bu örgütlerin organlarının birleştirilmesi sonucu bütünleşme hareketi uzun bir süre Avrupa Toplulukları veya Ortak Pazar olarak isimlendirilmiş, Maastricht Antlaşmasından sonra Avrupa Birliği adını almıştır.
Avrupa bütünleşmesinde başlangıçtan günümüze iki ana eğilim vardır. Bunlardan ilki, işbirliği alanlarının genişletilmesi anlamında derinleşme, ikincisi ise üye sayısının artmasıdır. 1968 Temmuz ayında o dönemdeki üye devletler arasında gümrük birliği kurulması ile başlayan derinleşme, 1992 sonunda malların, hizmetlerin, emeğin ve sermayenin serbest dolaşımının mümkün olduğu Ortak Pazar aşamasına ulaşmıştır. Günümüzde AB bütünleşmesi ekonomik ve parasal birlik aşamasının sıkıntılarını yaşamaktadır. 2015 Ocak ayında Litvanya'nın da Euro bölgesine geçmesiyle birlikte Euro kullanan ülkelerin sayısı 19'a yükselmiştir.
Avrupa Birliğinde başlangıçta 6 olan üye sayısı, değişik tarihlerde gerçekleşen genişlemelerin ardından, 1 Temmuz 2013'te Hırvatistan'ın katılımıyla 28'e yükselmiştir. Günümüzde Türkiye'ye ilave olarak Sırbistan, Karadağ ve İzlanda ile AB arasında tam üyelik müzakereleri devam etmektedir. Eski Yugoslavya bakiyesi devletlerden Makedonya 2004'ten beri aday ülkedir. Arnavutluk ise 2014 Haziran ayında aday ilan edilmiştir.
Avrupa Birliği Rehberi adını taşıyan bu çalışmada, 2014 sonu itibariyle bütünleşme hareketi ve Türkiye – AB ilişkilerinin tarihsel gelişimi ana hatlarıyla ele alınmış ve fiili durumun fotoğrafı çekilmiştir. Eserde ayrıca AB organları, karar alma süreci, bütünleşme hareketinin aktüel sorunları ve geleceği incelenmiştir. 2004 yılından beri fetret devri yaşayan AB'de eski komünist ülkelerin üye olarak alınması ile başlayan durgunluk, anayasanın reddi ve küresel ekonomik kriz ile daha da derinleşmiştir. Türkiye'nin gelecekte Avrupa bütünleşmesine tam üye olarak katılıp katılmayacağı Kıbrıs ihtilafına ilave olarak, AB'nin iç sorunları ve gelecek senaryoları ile de yakından irtibatlı hale gelmiştir.