Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde zar zor yol almasının doğal bir türevi olarak, Avrupa kimliği içerisinde Türkiye'nin konumuna ilişkin tartışma giderek yoğunlaşmakta ve boyutlanmaktadır. Bu tartışmaların nesnel bir ortamda sürdürülebilmesi için konumun, Avrupa ve Türkiye'de önyargısız, nesnel, eleştirel ve yapıcı bir yaklaşımla ele alınmasının gerekli ve yararlı olduğu açıktır. Bu kitap böyle bir yaklaşımın oluşması ve yaygınlaşmasına katkı yapmak amacını gütmektedir.
Bu amaca yönelik olarak kültürel kimlik kavramı ya da sorunsalı, güncel ile tarihsel arasındaki diyalektik bağ temelinde Osmanlı-Avrupa ilişkilerinin yaklaşık bin yıllık tarihsel boyutu gözetilerek değerlendirilmektedir. Söz konusu sorunsal, öncelikle Avrupa'nın iç bütünleşmesi sürecinde Avrupa kültürel kimliğinin belirginleşmesinde karşıt güç ve hatta baş düşman olarak algılanan Türklerin ötekileştirilmesi bağlamında irdelenmektedir.
Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde zar zor yol almasının doğal bir türevi olarak, Avrupa kimliği içerisinde Türkiye'nin konumuna ilişkin tartışma giderek yoğunlaşmakta ve boyutlanmaktadır. Bu tartışmaların nesnel bir ortamda sürdürülebilmesi için konumun, Avrupa ve Türkiye'de önyargısız, nesnel, eleştirel ve yapıcı bir yaklaşımla ele alınmasının gerekli ve yararlı olduğu açıktır. Bu kitap böyle bir yaklaşımın oluşması ve yaygınlaşmasına katkı yapmak amacını gütmektedir.
Bu amaca yönelik olarak kültürel kimlik kavramı ya da sorunsalı, güncel ile tarihsel arasındaki diyalektik bağ temelinde Osmanlı-Avrupa ilişkilerinin yaklaşık bin yıllık tarihsel boyutu gözetilerek değerlendirilmektedir. Söz konusu sorunsal, öncelikle Avrupa'nın iç bütünleşmesi sürecinde Avrupa kültürel kimliğinin belirginleşmesinde karşıt güç ve hatta baş düşman olarak algılanan Türklerin ötekileştirilmesi bağlamında irdelenmektedir.