Orta Çağ'lar için bazı tarihçiler “Karanlık” ibaresini kullanır. Ortaçağda karanlığın tek koyu tonu “İşkenceler Zamanı” olmuştur. Çünkü Orta Çağlardan itibaren kendini hissettiren muazzam vahşetin diğer adı “İşkence”dir. Orta Çağ'dan itibaren Engizisyon eliyle yapılan işkence sadece Kilise'nin Avrupa'ya yaşattığı bir olgu olmamış fonda kral, prens, aristokratların desteklediği büyük bir vahşet yaratmıştır. Bu vahşetin oluşmasında Orta Çağ'da suçları tanımlayan devletin sanal bir otorite vererek desteklediği kurum, Engizisyon etkilidir. Engizisyon işe; bu işi yaratıcılıkta sınır tanımayan cellatlarının elinde işkence odalarında keyfilikle yaptı. Üstelik suç ve ceza dengesinde bu keyfilik olgusu içinde yaratılan zulüm ve şiddet ağı sürekli ivme kazandı. Kaos ve istikrarsızlığı umursamayan Engizisyon yüzünden işkence zindanları ve mezarlıklar suçlu suçsuz birçok insan bedenine ev sahipliği yapmıştır. Avrupa için elinde İncil olanların başlattığı dinsel terörizmin en savunmasız mahkûmları da Cadılar, Heretikler, Eşcinseller, Fahişeler, Yoksullar, Bilim adamları, Yahudiler, Tapınak Şövalyeleri... gibi birçok grup oldu. Ancak özellikle cadılar ve Heretikler üzerinden başlayan “Kadın Avı” ile binlerce masum odun yığınları üzerinde can verdi. Bu yüzden Orta Çağ adalet sistemi içerisinde suç bireysellikten çıkarak “kolektif” bir biçim almıştır. Bunun en net göstergesi günümüzde Orta Çağ ile ilgili yapılan tüm değerlendirmelerde suç işleyenlerin ait olduğu grupla birlikte anılmasıdır. Engizisyon ve Kilise işbirliği gibi. Siyasetin emrinde yol alan adlî sistemde davalardaki soruşturma ve işkenceler sırasında verilen talimatları ve Engizisyonun genel ve basit sloganını “Siyasî otorite gibi düşünmeyen herkes suçludur. Bunun tersini kanıtlayana dek cezasını çeker” şeklinde formüle edebilir. O dönemden günümüze miras kalan “Cadı Avı” terimi zamanla birçok siyasî argümanın da oyuncağına dönüştü ve Engizisyonun kendisine biat etmesi için ithamlarla yargıladığı strateji politik araçların da yöntemlerinden biri oldu. Tarih göstermiştir ki; Ortaçağ zalimlerinin, işkence zindanlarından Modern Çağ mirasçılarına bıraktığı “Baktınız olmuyor, dinsiz ve kâfir algısı yaratarak mücadele edin” düsturu hâlâ en geçerli tekniktir.
Orta Çağ'lar için bazı tarihçiler “Karanlık” ibaresini kullanır. Ortaçağda karanlığın tek koyu tonu “İşkenceler Zamanı” olmuştur. Çünkü Orta Çağlardan itibaren kendini hissettiren muazzam vahşetin diğer adı “İşkence”dir. Orta Çağ'dan itibaren Engizisyon eliyle yapılan işkence sadece Kilise'nin Avrupa'ya yaşattığı bir olgu olmamış fonda kral, prens, aristokratların desteklediği büyük bir vahşet yaratmıştır. Bu vahşetin oluşmasında Orta Çağ'da suçları tanımlayan devletin sanal bir otorite vererek desteklediği kurum, Engizisyon etkilidir. Engizisyon işe; bu işi yaratıcılıkta sınır tanımayan cellatlarının elinde işkence odalarında keyfilikle yaptı. Üstelik suç ve ceza dengesinde bu keyfilik olgusu içinde yaratılan zulüm ve şiddet ağı sürekli ivme kazandı. Kaos ve istikrarsızlığı umursamayan Engizisyon yüzünden işkence zindanları ve mezarlıklar suçlu suçsuz birçok insan bedenine ev sahipliği yapmıştır. Avrupa için elinde İncil olanların başlattığı dinsel terörizmin en savunmasız mahkûmları da Cadılar, Heretikler, Eşcinseller, Fahişeler, Yoksullar, Bilim adamları, Yahudiler, Tapınak Şövalyeleri... gibi birçok grup oldu. Ancak özellikle cadılar ve Heretikler üzerinden başlayan “Kadın Avı” ile binlerce masum odun yığınları üzerinde can verdi. Bu yüzden Orta Çağ adalet sistemi içerisinde suç bireysellikten çıkarak “kolektif” bir biçim almıştır. Bunun en net göstergesi günümüzde Orta Çağ ile ilgili yapılan tüm değerlendirmelerde suç işleyenlerin ait olduğu grupla birlikte anılmasıdır. Engizisyon ve Kilise işbirliği gibi. Siyasetin emrinde yol alan adlî sistemde davalardaki soruşturma ve işkenceler sırasında verilen talimatları ve Engizisyonun genel ve basit sloganını “Siyasî otorite gibi düşünmeyen herkes suçludur. Bunun tersini kanıtlayana dek cezasını çeker” şeklinde formüle edebilir. O dönemden günümüze miras kalan “Cadı Avı” terimi zamanla birçok siyasî argümanın da oyuncağına dönüştü ve Engizisyonun kendisine biat etmesi için ithamlarla yargıladığı strateji politik araçların da yöntemlerinden biri oldu. Tarih göstermiştir ki; Ortaçağ zalimlerinin, işkence zindanlarından Modern Çağ mirasçılarına bıraktığı “Baktınız olmuyor, dinsiz ve kâfir algısı yaratarak mücadele edin” düsturu hâlâ en geçerli tekniktir.