Gramscici bir teorik bakış açısına ve sistemli bir karşılaştırmalı yaklaşımın geliştirilmesine yaslanan Avrupa’da Faşizmin Yurttaş Dayanakları: İtalya, İspanya ve Romanya 1870-1945’te, faşist rejimlerin tıpkı kitle demokrasileri gibi zayıf ve ayrışmış sivil toplumlar yerine iyi örgütlenmiş sivil toplumlara ihtiyaç duydukları ileri sürülerek, otoriterlik hakkında genel kabul gören Tocquevilleci görüş birliğine meydan okunmaktadır. Kitapta bu yöndeki argüman ortaya atılırken, dünya savaşları arasındaki devrin en önemli üç otoriterlik örneğine odaklanılmaktadır: İtalya, İspanya ve Romanya. Bu üç örneğin hepsinde de faşizmin, gönüllü birliklerin hızla gelişmeleriyle hâkim sınıf içindeki politik partilerin zayıf bir şekilde gelişmelerinin çakışması yüzünden ortaya çıktığı ileri sürülmektedir. Kitaba göre bu durum bir hegemonya krizi yaratmıştır. Riley, bundan hareketle krizin 19. yüzyılda sivil toplumun gelişimine bağlı bulunarak aldığı özgül şeklin izini sürmektedir.
“İtalya, İspanya ve Romanya’da faşizmin yükselişinin bu dâhiyane incelemesi, Tocqueville ve Gramsci’yi alışılmamış ve şaşırtıcı bir sohbetin içine sokmaktadır. Bu [kitap] sivil toplum, faşizm ve demokrasi hakkındaki düşünüş şeklinizi değiştirecektir.”
—William Sewell, Chicago Üniversitesi
“Hiç şüpheniz olmasın, bu [kitap] karşılaştırmalı faşizm [incelemelerinin] kat kat ötesindedir. Dylan Riley, sadece Tocqueville, Arendt ve Gramsci’nin mirasları üzerine yeniden düşünmek ve bunları bağdaştırmakla kalmamaktadır; Kıta Avrupa’sındaki sivil toplumun ve demokratikleşmenin asıl tarihi konusunda aklımızı başımıza getirmektedir. Bu teorik ders bugün dünyanın başka yerleri için hâlâ vahim bir şekilde geçerliymiş gibi görünmektedir.”
—Georgi M. Derluguian, Bourdieu’s Secret Admirer in the Caucasus: A World-System Biography adlı eserin yazarı
“Politik teoriyle tarihsel araştırma arasında güçlük çekmeden yol alan Dylan Riley’nin faşizmin standart yorumlarının altında [yatan] varsayımları semeresini verecek bir şekilde sorguladığı hayli özgün bir kitap. Tocquevilleci ve Gramscici kavramları yaratıcı bir şekilde kullanması etkileyici, argümanları da ikna edicidir. Faşizm incelemeleri alanında okunması şart bir [eserdir].”
—Enzo Traverso, Ateş ve Kan Avrupa İç Savaşı: 1914-1945, adlı eserin yazarı.
“Riley’nin faşizmin yurttaş dayanakları anlatısı eski sorulara yeni bir ışık tutmakla kalmayıp, aynı zamanda faşizmi anlamak için gerekli teorik parametreleri de yeniden tanımlamaktadır. Faşizm hakkında gelecekteki akıl yürütme şeklinizi değiştirecektir.”
—Max Whyte, American Journal of Sociology
Gramscici bir teorik bakış açısına ve sistemli bir karşılaştırmalı yaklaşımın geliştirilmesine yaslanan Avrupa’da Faşizmin Yurttaş Dayanakları: İtalya, İspanya ve Romanya 1870-1945’te, faşist rejimlerin tıpkı kitle demokrasileri gibi zayıf ve ayrışmış sivil toplumlar yerine iyi örgütlenmiş sivil toplumlara ihtiyaç duydukları ileri sürülerek, otoriterlik hakkında genel kabul gören Tocquevilleci görüş birliğine meydan okunmaktadır. Kitapta bu yöndeki argüman ortaya atılırken, dünya savaşları arasındaki devrin en önemli üç otoriterlik örneğine odaklanılmaktadır: İtalya, İspanya ve Romanya. Bu üç örneğin hepsinde de faşizmin, gönüllü birliklerin hızla gelişmeleriyle hâkim sınıf içindeki politik partilerin zayıf bir şekilde gelişmelerinin çakışması yüzünden ortaya çıktığı ileri sürülmektedir. Kitaba göre bu durum bir hegemonya krizi yaratmıştır. Riley, bundan hareketle krizin 19. yüzyılda sivil toplumun gelişimine bağlı bulunarak aldığı özgül şeklin izini sürmektedir.
“İtalya, İspanya ve Romanya’da faşizmin yükselişinin bu dâhiyane incelemesi, Tocqueville ve Gramsci’yi alışılmamış ve şaşırtıcı bir sohbetin içine sokmaktadır. Bu [kitap] sivil toplum, faşizm ve demokrasi hakkındaki düşünüş şeklinizi değiştirecektir.”
—William Sewell, Chicago Üniversitesi
“Hiç şüpheniz olmasın, bu [kitap] karşılaştırmalı faşizm [incelemelerinin] kat kat ötesindedir. Dylan Riley, sadece Tocqueville, Arendt ve Gramsci’nin mirasları üzerine yeniden düşünmek ve bunları bağdaştırmakla kalmamaktadır; Kıta Avrupa’sındaki sivil toplumun ve demokratikleşmenin asıl tarihi konusunda aklımızı başımıza getirmektedir. Bu teorik ders bugün dünyanın başka yerleri için hâlâ vahim bir şekilde geçerliymiş gibi görünmektedir.”
—Georgi M. Derluguian, Bourdieu’s Secret Admirer in the Caucasus: A World-System Biography adlı eserin yazarı
“Politik teoriyle tarihsel araştırma arasında güçlük çekmeden yol alan Dylan Riley’nin faşizmin standart yorumlarının altında [yatan] varsayımları semeresini verecek bir şekilde sorguladığı hayli özgün bir kitap. Tocquevilleci ve Gramscici kavramları yaratıcı bir şekilde kullanması etkileyici, argümanları da ikna edicidir. Faşizm incelemeleri alanında okunması şart bir [eserdir].”
—Enzo Traverso, Ateş ve Kan Avrupa İç Savaşı: 1914-1945, adlı eserin yazarı.
“Riley’nin faşizmin yurttaş dayanakları anlatısı eski sorulara yeni bir ışık tutmakla kalmayıp, aynı zamanda faşizmi anlamak için gerekli teorik parametreleri de yeniden tanımlamaktadır. Faşizm hakkında gelecekteki akıl yürütme şeklinizi değiştirecektir.”
—Max Whyte, American Journal of Sociology