Osmanlının son döneminde yetiştirdiği şahsiyetlerle adından söz ettiren Antep, Türk kültür ve sanat hayatının taşradaki merkezlerinden biri olmuştur. H. 762 / M. 1360 yılında Antep'te doğan Bedrettin Aynı, İkdü'l-cuman fi tarih-i ehlü'z-zaman adlı tarihinde, doğduğu şehri anlatırken ilim müesseselerinin ve alimlerinin çokluğundan dolayı - Türk - İslam uygarlığının eski dönemdeki önemli kültür bölgelerinden olan Buhara'dan hareketle buraya Küçük Buhara dendiğini kaybeder. Bu ifade şehrin geçmişteki ilmi altyapısını ortaya koymaktadır. XVI. yüzyıldan itibaren klasik Osmanlı şuara tezkirelerinde Antepli şairlerin varlığından haberdar olmaktayız. Anadolu sahasında yazılmış tezkirelere giren Antepli divan şairi sayısı 26 iken mahalli kaynak durumundaki cönk, mecmua, divan, divançe ve basılı eserler üzerinde yapılan araştırmalar sonucu bu sayı 117'ye ulaşmıştır. Osmanlı coğrafyasında şiir yazan şairlerin memleketleri göz önüne alındığınıda Antep'in bu durumu, şehrin geçmiş dönemdeki kültürel birikiminin ne kadar derin olduğunu da bizlere göstermektedir. XIX. yüzyıl Antep'te tasavvufi hayatın ön plana çıktığı bir dönemdir. Hamdi Baba, Enderi, Halil Baba, Aydi, Sırri Bidari devri önemli mutasavvıf şahsiyetleridir. Mahremi de bu dönemde yaşamış mutasavvıf şairlerden birisidir. Mahremi de bu dönemde yaşamış mutasavvıf şairlerden birisidir. Mahremi, dini-tasavvufi edebiyat geleneği içinde samimi olarak inandığı fikirleri ve içindeki coşkun duyguları, sade ve anlaşılır bir dille dışarı yansıtmıştır. Allah aşkını, peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisini, tevhid akidesini, varlık düşüncesini, vahdet-i vücut felsefesini, dini akideleri, nefis mücadelesini anlatırken şiiri bir vasıta olarak kullanmıştır. Şairin tasavvufi duyuşu söze dönüştürdüğü beyitler, hem anlam hem de ahenk bakımından gayet başarılıdır.
Osmanlının son döneminde yetiştirdiği şahsiyetlerle adından söz ettiren Antep, Türk kültür ve sanat hayatının taşradaki merkezlerinden biri olmuştur. H. 762 / M. 1360 yılında Antep'te doğan Bedrettin Aynı, İkdü'l-cuman fi tarih-i ehlü'z-zaman adlı tarihinde, doğduğu şehri anlatırken ilim müesseselerinin ve alimlerinin çokluğundan dolayı - Türk - İslam uygarlığının eski dönemdeki önemli kültür bölgelerinden olan Buhara'dan hareketle buraya Küçük Buhara dendiğini kaybeder. Bu ifade şehrin geçmişteki ilmi altyapısını ortaya koymaktadır. XVI. yüzyıldan itibaren klasik Osmanlı şuara tezkirelerinde Antepli şairlerin varlığından haberdar olmaktayız. Anadolu sahasında yazılmış tezkirelere giren Antepli divan şairi sayısı 26 iken mahalli kaynak durumundaki cönk, mecmua, divan, divançe ve basılı eserler üzerinde yapılan araştırmalar sonucu bu sayı 117'ye ulaşmıştır. Osmanlı coğrafyasında şiir yazan şairlerin memleketleri göz önüne alındığınıda Antep'in bu durumu, şehrin geçmiş dönemdeki kültürel birikiminin ne kadar derin olduğunu da bizlere göstermektedir. XIX. yüzyıl Antep'te tasavvufi hayatın ön plana çıktığı bir dönemdir. Hamdi Baba, Enderi, Halil Baba, Aydi, Sırri Bidari devri önemli mutasavvıf şahsiyetleridir. Mahremi de bu dönemde yaşamış mutasavvıf şairlerden birisidir. Mahremi de bu dönemde yaşamış mutasavvıf şairlerden birisidir. Mahremi, dini-tasavvufi edebiyat geleneği içinde samimi olarak inandığı fikirleri ve içindeki coşkun duyguları, sade ve anlaşılır bir dille dışarı yansıtmıştır. Allah aşkını, peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisini, tevhid akidesini, varlık düşüncesini, vahdet-i vücut felsefesini, dini akideleri, nefis mücadelesini anlatırken şiiri bir vasıta olarak kullanmıştır. Şairin tasavvufi duyuşu söze dönüştürdüğü beyitler, hem anlam hem de ahenk bakımından gayet başarılıdır.