“Kafesteki Kalp” romanının yazarı Kezban Şahin Taysun ilk öykü kitabıyla okurlarının karşısında
Kötülüğün kılıcı niçin çok keskindir? Ve bir o kadar yıkıcı? Onunla karşılaşmaksızın yaşamak ütopya olsa gerek! Ya bozuk bir karakter ya da olumsuz düşüncenin esiri olanlar, öldürmez mi güzellikleri? Kötülüğün kurşunu hep pusuda mı bekler? Yoksa ona rastlamadan geçen anlar mıdır, mutluluk? Ne çok soru! Ne çok yanıt! Yanıtlardan birini seçip sakinleşme çabası mıdır yaşamak?
“Aynadaki Göz”, kadını, aşkı, yaşadığımız çevreyi ve duygularımızı mercek altına alıyor. Sözde dört dörtlüklerin yazdığı kurguları yazgı olarak yaşayan kadınların iç dünyasının birer izdüşümü olan öyküler ile karanlığı sorgulatıyor okura. Umarsızca, doğrularına sahip çıkamadan toplum baskısı altında ezilen kadınların sessiz çığlıklarını ön plana çıkarıyor. Aynı zamanda doğa yitiminin gelecekte yaratacağı trajediyi gözler önüne seriyor. Duyarsızlığın, sevgisizliğin ve savurganlığın sonuçlarına vurgu yapıyor. İçimizde tortulaşmış duyguları dışa vurmanın çözüm yollarını arıyor. Diğer bir ifade ile bizi iç ve dış dünyamızla yüzleşmeye çağırıyor.
“Kafesteki Kalp” romanının yazarı Kezban Şahin Taysun ilk öykü kitabıyla okurlarının karşısında
Kötülüğün kılıcı niçin çok keskindir? Ve bir o kadar yıkıcı? Onunla karşılaşmaksızın yaşamak ütopya olsa gerek! Ya bozuk bir karakter ya da olumsuz düşüncenin esiri olanlar, öldürmez mi güzellikleri? Kötülüğün kurşunu hep pusuda mı bekler? Yoksa ona rastlamadan geçen anlar mıdır, mutluluk? Ne çok soru! Ne çok yanıt! Yanıtlardan birini seçip sakinleşme çabası mıdır yaşamak?
“Aynadaki Göz”, kadını, aşkı, yaşadığımız çevreyi ve duygularımızı mercek altına alıyor. Sözde dört dörtlüklerin yazdığı kurguları yazgı olarak yaşayan kadınların iç dünyasının birer izdüşümü olan öyküler ile karanlığı sorgulatıyor okura. Umarsızca, doğrularına sahip çıkamadan toplum baskısı altında ezilen kadınların sessiz çığlıklarını ön plana çıkarıyor. Aynı zamanda doğa yitiminin gelecekte yaratacağı trajediyi gözler önüne seriyor. Duyarsızlığın, sevgisizliğin ve savurganlığın sonuçlarına vurgu yapıyor. İçimizde tortulaşmış duyguları dışa vurmanın çözüm yollarını arıyor. Diğer bir ifade ile bizi iç ve dış dünyamızla yüzleşmeye çağırıyor.