Arkadaşlık: arka çıkmayı, sırdaş olmayı, güven duymayı ve tabiî ki, samimi olmayı gerektirir. Düştüğümüzde elimizden tutan, yanılıp yanlış bir yola girdiğimizde bizi uyaran, hatta biz uyuyor iken kendisi uyanık kalan ve yaptığı iyiliği yüzümüze vurmayan bir arkadaşlık, arkadaşlıktan da öte bir şeydir ki, bunun adı dostluktur, kardeşliktir. Zaten eli dostluğa, kardeşliğe, huzur ve mutluluğa uzanmayan bir arkadaşlıkta hayır yoktur. İnsanı zararlı alışkanlıklara ve sonu gelmez pişmanlıklara sürükleyen bir arkadaşlık, aslında arkadaşlık değildir, düşmanlıktır.
“Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim.” diye bir atasözümüz var.
Nasıl ki, evden çıkmadan önce aynanın karşısında kendimize bir çekidüzen vermeden, kişisel bakımımızı yapmadan dışarı adım atmıyor isek, aynı özeni arkadaş seçiminde de göstermeliyiz; çünkü arkadaşlarımız bizim, biz de onların aynasıyız. Unutmayalım ki, içinde yaşadığımız toplum bizi bu aynalara bakarak tanıyor ve anlamaya çalışıyor.
Arkadaşlık: arka çıkmayı, sırdaş olmayı, güven duymayı ve tabiî ki, samimi olmayı gerektirir. Düştüğümüzde elimizden tutan, yanılıp yanlış bir yola girdiğimizde bizi uyaran, hatta biz uyuyor iken kendisi uyanık kalan ve yaptığı iyiliği yüzümüze vurmayan bir arkadaşlık, arkadaşlıktan da öte bir şeydir ki, bunun adı dostluktur, kardeşliktir. Zaten eli dostluğa, kardeşliğe, huzur ve mutluluğa uzanmayan bir arkadaşlıkta hayır yoktur. İnsanı zararlı alışkanlıklara ve sonu gelmez pişmanlıklara sürükleyen bir arkadaşlık, aslında arkadaşlık değildir, düşmanlıktır.
“Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim.” diye bir atasözümüz var.
Nasıl ki, evden çıkmadan önce aynanın karşısında kendimize bir çekidüzen vermeden, kişisel bakımımızı yapmadan dışarı adım atmıyor isek, aynı özeni arkadaş seçiminde de göstermeliyiz; çünkü arkadaşlarımız bizim, biz de onların aynasıyız. Unutmayalım ki, içinde yaşadığımız toplum bizi bu aynalara bakarak tanıyor ve anlamaya çalışıyor.