Kaderine terk edilmiş, tozlanmış raflara bir damla yaş ile bakmak. Hâlâ o kısa ölçekli taburende bir yerlerden beni seyredip gülümsüyorsun. Bana ve benden geriye yadigâr kalacak torununa. Ben de gülümsüyorum bana yadigâr bıraktığın ölümsüz zamana. Ayakkabıların can bulduğu o tak tak tak sesinin gönlümde büyümesi ve bir öyküye dönüşüvermesine izin veriyorum. Yorgunum bugünlerde ama umutsuz değilim. Sesin yankılanıyor ne zaman gözlerim önüme düşse. Anılarım koşuyordu gözlerimin önünden. Ben hiç gitmemişim, burada bir yerlerde hep kalmışım.
O kadar şey unutulup, yıkılıp, dökülüyorken o döküntüler gelecekte bir yerlerde kök salmaya devam ediyor. O yinelenen sesler, surlarda yankılanan arşa yükselen yaşanmışlığın türküsü, kendi içinde büyüyor ama asla ölmüyor. Uzaklarda eski zamanın aynasındaki çok uzaklarda.
Kaderine terk edilmiş, tozlanmış raflara bir damla yaş ile bakmak. Hâlâ o kısa ölçekli taburende bir yerlerden beni seyredip gülümsüyorsun. Bana ve benden geriye yadigâr kalacak torununa. Ben de gülümsüyorum bana yadigâr bıraktığın ölümsüz zamana. Ayakkabıların can bulduğu o tak tak tak sesinin gönlümde büyümesi ve bir öyküye dönüşüvermesine izin veriyorum. Yorgunum bugünlerde ama umutsuz değilim. Sesin yankılanıyor ne zaman gözlerim önüme düşse. Anılarım koşuyordu gözlerimin önünden. Ben hiç gitmemişim, burada bir yerlerde hep kalmışım.
O kadar şey unutulup, yıkılıp, dökülüyorken o döküntüler gelecekte bir yerlerde kök salmaya devam ediyor. O yinelenen sesler, surlarda yankılanan arşa yükselen yaşanmışlığın türküsü, kendi içinde büyüyor ama asla ölmüyor. Uzaklarda eski zamanın aynasındaki çok uzaklarda.