“Koltuğundan dünyaya hükmediyordun. Senin fikrin doğruydu, diğer herkes deli ve ucubeydi, normal değildi. Hatta kendine güvenin öyle büyüktü ki daima tutarlı olman gerekmiyordu ve buna rağmen asla yanılamazdın. Bir konuda en ufak bir fikrin olmaması bile mümkündü, böyle durumlarda konuya dair bütün olası fikirlerin istisnasız yanlış olması gerekirdi. Sonunda da geriye tek sen kalırdın. Benim için, hükmetme haklarını akıldan ziyade kendi kişiliklerinden alan bütün despotların esrarengiz niteliğini kazanmıştın.”
Franz Kafka’nın 1919 yılında kaleme aldığı Baba’ya Mektuplar babasının kendi üzerinde kurduğu baskıyı ve otoriter tavrının ruhunda açtığı derin yaraları dile getiren bir yapıttır. Kafka yazdığı bu mektubu babasına göndermek istemişse de annesinin baskısından dolayı hiçbir zaman gönderememiştir. Baba’ya Mektuplar Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanmıştır.
“Koltuğundan dünyaya hükmediyordun. Senin fikrin doğruydu, diğer herkes deli ve ucubeydi, normal değildi. Hatta kendine güvenin öyle büyüktü ki daima tutarlı olman gerekmiyordu ve buna rağmen asla yanılamazdın. Bir konuda en ufak bir fikrin olmaması bile mümkündü, böyle durumlarda konuya dair bütün olası fikirlerin istisnasız yanlış olması gerekirdi. Sonunda da geriye tek sen kalırdın. Benim için, hükmetme haklarını akıldan ziyade kendi kişiliklerinden alan bütün despotların esrarengiz niteliğini kazanmıştın.”
Franz Kafka’nın 1919 yılında kaleme aldığı Baba’ya Mektuplar babasının kendi üzerinde kurduğu baskıyı ve otoriter tavrının ruhunda açtığı derin yaraları dile getiren bir yapıttır. Kafka yazdığı bu mektubu babasına göndermek istemişse de annesinin baskısından dolayı hiçbir zaman gönderememiştir. Baba’ya Mektuplar Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanmıştır.