Sadri Etem, 1928’e kadar edebiyatla ancak zaman zaman uğraştı. Bacayı İndir, Bacayı Kaldır hikâyesinin yayınlanmasından sonra (1928) artık sürekli şekilde hikâyeler yazdığı görüldü. İlk romanını 1931’de çıkardı. Konularını köylünün, işçinin, orta sınıfın hayat ve sıkıntılarından alan romanlarında karakter ve duygu tasvir ve tahlillerinden çok, sosyal meseleler üzerinde durdu, sanat ve üslûp endişelerini ikinci plâna bıraktı. Bu özellik hikâyelerinde de görülür. -Behçet Necatigil-
Sadri Etem’in yeri doldurulamadı ve hakikaten tam olgunluk çağında onu kaybettik. O, çok cepheli bir edip ve mütefekkirdi. Politikaya atıldıktan sonra da edebiyatla ilgisini kesmedi. Günlük politika yazılarını uzun yıllar devam ettirdi. Roman ve hikâyeleri Fransızca, Almanca, Sırpça, Bulgarca, Rusça ve Çinceye de çevrilmişti. -Lebib Muammer-
Sadri Etem, otuz yaşlarından sonra, yazdığı roman ve hikâyeler, çıplak, Yunan heykelleri gibi stilize değil fakat Mısır’ın ehramları gibi hesaplı, ölümsüz, kolosal eserlerdi. Sadri Etem bizde, yani Türkiye’de, “Sanat, sanat içindir” sözünü reddeden, ona gülen ve sanatını sadece halk, işçi ve bilhassa köylünün hizmetine adamış olan ve bu anlamda ölümsüz eserler vermiş olan bir insandır. -İlhami Bekir-
Sadri Etem, 1928’e kadar edebiyatla ancak zaman zaman uğraştı. Bacayı İndir, Bacayı Kaldır hikâyesinin yayınlanmasından sonra (1928) artık sürekli şekilde hikâyeler yazdığı görüldü. İlk romanını 1931’de çıkardı. Konularını köylünün, işçinin, orta sınıfın hayat ve sıkıntılarından alan romanlarında karakter ve duygu tasvir ve tahlillerinden çok, sosyal meseleler üzerinde durdu, sanat ve üslûp endişelerini ikinci plâna bıraktı. Bu özellik hikâyelerinde de görülür. -Behçet Necatigil-
Sadri Etem’in yeri doldurulamadı ve hakikaten tam olgunluk çağında onu kaybettik. O, çok cepheli bir edip ve mütefekkirdi. Politikaya atıldıktan sonra da edebiyatla ilgisini kesmedi. Günlük politika yazılarını uzun yıllar devam ettirdi. Roman ve hikâyeleri Fransızca, Almanca, Sırpça, Bulgarca, Rusça ve Çinceye de çevrilmişti. -Lebib Muammer-
Sadri Etem, otuz yaşlarından sonra, yazdığı roman ve hikâyeler, çıplak, Yunan heykelleri gibi stilize değil fakat Mısır’ın ehramları gibi hesaplı, ölümsüz, kolosal eserlerdi. Sadri Etem bizde, yani Türkiye’de, “Sanat, sanat içindir” sözünü reddeden, ona gülen ve sanatını sadece halk, işçi ve bilhassa köylünün hizmetine adamış olan ve bu anlamda ölümsüz eserler vermiş olan bir insandır. -İlhami Bekir-