“Bu romanı ben hiç kuşku duymadan, yüzyılın kurmaca ve kurmaca ötesi yazınının en güzel, seçkin ve orijinal kazanımları arasına dahil edebilirim.”
Susan Sontag
Leonid Tsıpkin Rus edebiyatının değeri bilinmemiş klasik yazarlarından. Eserleri gerçek anlamıyla ünlü yazar ve filozof Susan Sontag’ın Baden-Baden’de Yaz romanına yazdığı “Dostoyevski’yi Sevmek” isimli önsözünden sonra anlaşılmıştır. Romanın büyüleyici ritminde iki anlatım, iki seyahat bir araya gelmektedir. İlkinde 1970’lerde anlatıcının Moskova’dan Leningrad’a giderken Dostoyevski’ye olan edebî sevgisi işlenirken; ikincisinde 1867 yılında Fyodor ve Anna Dostoyevskilerin St. Petersburg’dan Almanya’ya doğru yolculukları anlatılıyor. Dresden, Baden-Baden, Basel, Frankfurt, Paris… Bu yolculukları esnasında Dostoyevskileri hiç beklemediğimiz hâllerde görüyoruz. Mali durumlarının doğurduğu boğucu, aşağılayıcı karamsarlıklar, beklenmedik kişisel kaprisler ve fırtınalı heyecanlar yüzünden sürekli asabi ruh hâli içinde yaşayacaklardır. Sonrasında kumar, ahlaki illetler, humma, kıskançlıklar, pişmanlıklar, korkular... Ve bütün bunların karşısında Anna’nın Fedya’sına karşı her şeyi affedici ama her zaman ağırbaşlı sevgisi…
“Bu romanı ben hiç kuşku duymadan, yüzyılın kurmaca ve kurmaca ötesi yazınının en güzel, seçkin ve orijinal kazanımları arasına dahil edebilirim.”
Susan Sontag
Leonid Tsıpkin Rus edebiyatının değeri bilinmemiş klasik yazarlarından. Eserleri gerçek anlamıyla ünlü yazar ve filozof Susan Sontag’ın Baden-Baden’de Yaz romanına yazdığı “Dostoyevski’yi Sevmek” isimli önsözünden sonra anlaşılmıştır. Romanın büyüleyici ritminde iki anlatım, iki seyahat bir araya gelmektedir. İlkinde 1970’lerde anlatıcının Moskova’dan Leningrad’a giderken Dostoyevski’ye olan edebî sevgisi işlenirken; ikincisinde 1867 yılında Fyodor ve Anna Dostoyevskilerin St. Petersburg’dan Almanya’ya doğru yolculukları anlatılıyor. Dresden, Baden-Baden, Basel, Frankfurt, Paris… Bu yolculukları esnasında Dostoyevskileri hiç beklemediğimiz hâllerde görüyoruz. Mali durumlarının doğurduğu boğucu, aşağılayıcı karamsarlıklar, beklenmedik kişisel kaprisler ve fırtınalı heyecanlar yüzünden sürekli asabi ruh hâli içinde yaşayacaklardır. Sonrasında kumar, ahlaki illetler, humma, kıskançlıklar, pişmanlıklar, korkular... Ve bütün bunların karşısında Anna’nın Fedya’sına karşı her şeyi affedici ama her zaman ağırbaşlı sevgisi…