Basra Körfezi bölgesi 1980’li yıllardan itibaren dünya gündeminde yer edinmiştir. 1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi ve ardından yaşanan Irak-İran savaşı Ortadoğu bölgesinde önemli kırılmalara neden olmuştur. Uzun yıllardır bölgenin gündemini oluşturan Arap-İsrail anlaşmazlığının yerini Sünni-Şii çatışması almıştır. Bu süreçte Suudi Arabistan liderliğinde kurulan KİK, İran karşıtı blok olarak değerlendirilmiş, örgütün küçük üyelerinin Suudi Arabistan’ın bölge politikalarına uyum sağladığı varsayımı hâkim olmuştur. Ancak 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgali hem Suudi Arabistan’ın korumasını sorgulamaya hem de ABD’nin bölgede askeri varlığının artmasına neden olmuştur. Bu dönemden itibaren KİK üyeleri arasında anlaşmazlıklar ön plana geçmiş, krizler yaşanmıştır. Nitekim 2000’li yıllardan itibaren önce Katar, ardından BAE, geniş Ortadoğu bölgesinde aktif dış politika izlemeye başlamıştır. Bu ülkelerin uluslararası düzeyde yatırımlarını ve mali yardımlarını artırması, “Körfez sermayesi” odaklı çalışmalara yol açmıştır. BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olan Katar bölgede yürüttüğü arabuluculuk faaliyetleri ile ön plana geçerken, BAE uluslararası terörizme karşı operasyonlarda yer alarak “Küçük Sparta” olarak görünmeye başlamıştır. Özellikle Arap Baharı sürecinde bu iki ülkenin müdahaleci politika izlemesi uluslararası alanda dikkat çekmiş, çok sayıda çalışmaya konu olmuştur. Ancak benzer özelliklere sahip BAE ve Katar’ın neden farklı çıkar ve tehdit algılamalarına sahip olduğu, farklı ittifak tercihlerinde bulunduğu veya diğer Körfez emirliklerinin bu süreçte neden daha az görünür olduğu yeterli düzeyde açıklanmamıştır. Buradan yola çıkarak bu tez çalışmasında KİK devletlerinin dış politika tehdit algılamalarını ve stratejilerini etkileyen faktörler incelenmiştir.
Basra Körfezi bölgesi 1980’li yıllardan itibaren dünya gündeminde yer edinmiştir. 1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi ve ardından yaşanan Irak-İran savaşı Ortadoğu bölgesinde önemli kırılmalara neden olmuştur. Uzun yıllardır bölgenin gündemini oluşturan Arap-İsrail anlaşmazlığının yerini Sünni-Şii çatışması almıştır. Bu süreçte Suudi Arabistan liderliğinde kurulan KİK, İran karşıtı blok olarak değerlendirilmiş, örgütün küçük üyelerinin Suudi Arabistan’ın bölge politikalarına uyum sağladığı varsayımı hâkim olmuştur. Ancak 1990 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgali hem Suudi Arabistan’ın korumasını sorgulamaya hem de ABD’nin bölgede askeri varlığının artmasına neden olmuştur. Bu dönemden itibaren KİK üyeleri arasında anlaşmazlıklar ön plana geçmiş, krizler yaşanmıştır. Nitekim 2000’li yıllardan itibaren önce Katar, ardından BAE, geniş Ortadoğu bölgesinde aktif dış politika izlemeye başlamıştır. Bu ülkelerin uluslararası düzeyde yatırımlarını ve mali yardımlarını artırması, “Körfez sermayesi” odaklı çalışmalara yol açmıştır. BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olan Katar bölgede yürüttüğü arabuluculuk faaliyetleri ile ön plana geçerken, BAE uluslararası terörizme karşı operasyonlarda yer alarak “Küçük Sparta” olarak görünmeye başlamıştır. Özellikle Arap Baharı sürecinde bu iki ülkenin müdahaleci politika izlemesi uluslararası alanda dikkat çekmiş, çok sayıda çalışmaya konu olmuştur. Ancak benzer özelliklere sahip BAE ve Katar’ın neden farklı çıkar ve tehdit algılamalarına sahip olduğu, farklı ittifak tercihlerinde bulunduğu veya diğer Körfez emirliklerinin bu süreçte neden daha az görünür olduğu yeterli düzeyde açıklanmamıştır. Buradan yola çıkarak bu tez çalışmasında KİK devletlerinin dış politika tehdit algılamalarını ve stratejilerini etkileyen faktörler incelenmiştir.