“Bağ” kök salmak için büyük bir olay örgüsüne veya anlamı filizlendirmek için uzun açıklamalara çok fazla ihtiyaç duymayan öykülerden oluşuyor. Politik nüanslarla dokunan bu sihirli gerçekçilik çizgisinde Akyıl’ın öykücülüğünün gelişiminin gücünü rahatlıkla takip edebiliyoruz. Kitaptaki öyküler bir duyguyu yakalamakla kalmayıp, aynı zamanda sizi harekete geçiren, şiirsel ifade dönüşleriyle yeni anlam katmanları ortaya çıkarabilen bir düzleme sahip. Bu öykülerde hem farklı eskizlerin tekil bir duyarlılığa dönüştüğünü görüyor hem de her daim taze bir dille onları okuyabiliyoruz.
“İşte kıymetli bir huzursuz. Neden yaptığını ve nasıl başladığını bilmiyor. Adam. Kendine bir görev vermiş, tüm zamanını buna harcıyor. Yiyip içmiyor neredeyse. Dünyayı kazıyor, kendine verdiği görev bu.”
“Bağ” kök salmak için büyük bir olay örgüsüne veya anlamı filizlendirmek için uzun açıklamalara çok fazla ihtiyaç duymayan öykülerden oluşuyor. Politik nüanslarla dokunan bu sihirli gerçekçilik çizgisinde Akyıl’ın öykücülüğünün gelişiminin gücünü rahatlıkla takip edebiliyoruz. Kitaptaki öyküler bir duyguyu yakalamakla kalmayıp, aynı zamanda sizi harekete geçiren, şiirsel ifade dönüşleriyle yeni anlam katmanları ortaya çıkarabilen bir düzleme sahip. Bu öykülerde hem farklı eskizlerin tekil bir duyarlılığa dönüştüğünü görüyor hem de her daim taze bir dille onları okuyabiliyoruz.
“İşte kıymetli bir huzursuz. Neden yaptığını ve nasıl başladığını bilmiyor. Adam. Kendine bir görev vermiş, tüm zamanını buna harcıyor. Yiyip içmiyor neredeyse. Dünyayı kazıyor, kendine verdiği görev bu.”