İnsan kendini kaybedeli uzun zaman oldu. Varlığı üzerine düşünmemesi, belki de düşünmesinin istenmemesi onu farklı alanlara sürükledi. Bir bilgisayar oyununa, uyuşturucuya, alkole bağımlı hâle gelmesi muhtemelen bu düşünce eyleminden bir kaçışın neticesi. Diğer taraftan bağımlılık biyolojik olduğu kadar sosyal bir süreç. Her ne kadar bağımlılık süreci insanın kendi beyninde ortaya çıkıyor olsa da stres ve çevredekilerin davranışları gibi hususlar kişileri bağımlılığa itmekte önemli bir rol oynuyor.
Alkol, uyuşturucu ve uyuşturucu benzerlerine sık sık başvurmak, nöronlarda gen ekspresyonu değişikliğinin de içinde olduğu değişikliklere neden oluyor. Zamanla bu değişiklikler, tıpkı sert bir levha üzerinde dağılan boya damlaları gibi, merkezî sinir sisteminin gitgide daha çok ve daha geniş bölgelerinde meydana gelmeye başlıyor. Bunlar, özellikle gelişmekte olan beyinlerde kalıcı oluyor. Çocuklar ve ergenler ne kadar erken yaşta bağımlılık yapan bir maddeyi veya uğraşı deneyimlerse, bu madde veya uğraşıdan uzak dursalar bile bir zamanlar kendilerini çok iyi hissetmelerine neden olan bu güçlü duygusal anıyı unutmama ihtimalleri o kadar artıyor.
Elinizde tuttuğunuz eser, ‘bağımlılık’ların sebepleri ve sonuçlarını inceliyor. Bilhassa gençlerde artan bu “hastalığın” nelere mal olduğunu örnekleriyle ortaya koyarak literatürdeki büyük bir boşluğu da doldurmuş oluyor. Bağımlılıklarımıza bağlanmamızın arkeolojisini yapıyor bir başka deyişle…
İnsan kendini kaybedeli uzun zaman oldu. Varlığı üzerine düşünmemesi, belki de düşünmesinin istenmemesi onu farklı alanlara sürükledi. Bir bilgisayar oyununa, uyuşturucuya, alkole bağımlı hâle gelmesi muhtemelen bu düşünce eyleminden bir kaçışın neticesi. Diğer taraftan bağımlılık biyolojik olduğu kadar sosyal bir süreç. Her ne kadar bağımlılık süreci insanın kendi beyninde ortaya çıkıyor olsa da stres ve çevredekilerin davranışları gibi hususlar kişileri bağımlılığa itmekte önemli bir rol oynuyor.
Alkol, uyuşturucu ve uyuşturucu benzerlerine sık sık başvurmak, nöronlarda gen ekspresyonu değişikliğinin de içinde olduğu değişikliklere neden oluyor. Zamanla bu değişiklikler, tıpkı sert bir levha üzerinde dağılan boya damlaları gibi, merkezî sinir sisteminin gitgide daha çok ve daha geniş bölgelerinde meydana gelmeye başlıyor. Bunlar, özellikle gelişmekte olan beyinlerde kalıcı oluyor. Çocuklar ve ergenler ne kadar erken yaşta bağımlılık yapan bir maddeyi veya uğraşı deneyimlerse, bu madde veya uğraşıdan uzak dursalar bile bir zamanlar kendilerini çok iyi hissetmelerine neden olan bu güçlü duygusal anıyı unutmama ihtimalleri o kadar artıyor.
Elinizde tuttuğunuz eser, ‘bağımlılık’ların sebepleri ve sonuçlarını inceliyor. Bilhassa gençlerde artan bu “hastalığın” nelere mal olduğunu örnekleriyle ortaya koyarak literatürdeki büyük bir boşluğu da doldurmuş oluyor. Bağımlılıklarımıza bağlanmamızın arkeolojisini yapıyor bir başka deyişle…