Dünyada en çok okunan kitap Kur’an-ı Kerim’dir. Yürüyen, yaşayan Kur’an ise Efendimizdir. Kur’an’ı okumanın en güzel şekli; O’nun ﷺ okuduğu gibi okumak, her bir ayeti hayata taşımaktır. Kur’an’ın ruhları diriltici, arındırıcı bir iklimi vardır. Kendisine sığınan hastaya şifâ, dertliye devâ, bunalana huzur limanıdır. Dünya ve ahiret için kurtuluş reçetesi, Kur’an’ı okumak, anlamak ve tatbik etmektir. Kur’an-ı Kerim’e odaklanmayan bir düşünce, bir söz, bir hareket; tam anlamıyla mahrumiyettir, felakettir.
Efendimiz ﷺ Kur’an’ın kendisini okuyanlara şefaat edeceğini müjdeledikten sonra, Zehraveyni yani ak ve nurlu olan Bakara ve ÂL-i İmran suresinin okunmasını ayrıca tavsiye etmiştir.
Bakara suresi Hicretin 2. yılında inmiştir ve muhtevasında İslâm’ın getirdiği inanç, ibadet ve hayat düzeniyle ilgili temel bilgiler yer alır.
Geniş bir muhtevaya sahip olan bu surede çıktığımız yolculukta, temel konuları seçerek bazı ayetlerin üzerinde durduk. Bu ayeti kerimeleri yeniden hatırlamak, tam manâsıyla anlamak, ufkumuzu genişletecek, bizi Allah’a yaklaştıracak ve toplumları değiştirecektir. Genel itibarıyla makalelerin sırasını tertip ederken, ikliminde dolandığımız ayetlerin Mushaf’taki sırasını gözettik.
Kur’an-ı Kerim’in tertip sırasına göre ikinci suresi olan Bakara suresinin ayetleri arasında yolculuk etme cesareti gösterdiğim bu kitabımda, tüm cüretimi Efendimizin ﷺ şu kavli şerifinden aldım: “Allah’a yemin olsun ki senin elinle Allah’ın bir adamı hidayet etmesi, senin için kırmızı develerden daha hayırlıdır.” Davetçi vasfıyla yazdığım bir cümle Allah’ın dilemesiyle güzel ve olumlu bir tesir yaparak, okuyanda hidayet nurunu meydana getirebilir, yüreğindeki Allah aşkını artırabilir, ibadetlerinden haz almasına sebep olabilir. Bu ise davetçiye o dönemde Araplar için en kıymetli şey olan kırmızı develere sahip olmaktan daha hayırlı ve daha güzel bir netice; sevap kazandıracaktır.
Dünyada en çok okunan kitap Kur’an-ı Kerim’dir. Yürüyen, yaşayan Kur’an ise Efendimizdir. Kur’an’ı okumanın en güzel şekli; O’nun ﷺ okuduğu gibi okumak, her bir ayeti hayata taşımaktır. Kur’an’ın ruhları diriltici, arındırıcı bir iklimi vardır. Kendisine sığınan hastaya şifâ, dertliye devâ, bunalana huzur limanıdır. Dünya ve ahiret için kurtuluş reçetesi, Kur’an’ı okumak, anlamak ve tatbik etmektir. Kur’an-ı Kerim’e odaklanmayan bir düşünce, bir söz, bir hareket; tam anlamıyla mahrumiyettir, felakettir.
Efendimiz ﷺ Kur’an’ın kendisini okuyanlara şefaat edeceğini müjdeledikten sonra, Zehraveyni yani ak ve nurlu olan Bakara ve ÂL-i İmran suresinin okunmasını ayrıca tavsiye etmiştir.
Bakara suresi Hicretin 2. yılında inmiştir ve muhtevasında İslâm’ın getirdiği inanç, ibadet ve hayat düzeniyle ilgili temel bilgiler yer alır.
Geniş bir muhtevaya sahip olan bu surede çıktığımız yolculukta, temel konuları seçerek bazı ayetlerin üzerinde durduk. Bu ayeti kerimeleri yeniden hatırlamak, tam manâsıyla anlamak, ufkumuzu genişletecek, bizi Allah’a yaklaştıracak ve toplumları değiştirecektir. Genel itibarıyla makalelerin sırasını tertip ederken, ikliminde dolandığımız ayetlerin Mushaf’taki sırasını gözettik.
Kur’an-ı Kerim’in tertip sırasına göre ikinci suresi olan Bakara suresinin ayetleri arasında yolculuk etme cesareti gösterdiğim bu kitabımda, tüm cüretimi Efendimizin ﷺ şu kavli şerifinden aldım: “Allah’a yemin olsun ki senin elinle Allah’ın bir adamı hidayet etmesi, senin için kırmızı develerden daha hayırlıdır.” Davetçi vasfıyla yazdığım bir cümle Allah’ın dilemesiyle güzel ve olumlu bir tesir yaparak, okuyanda hidayet nurunu meydana getirebilir, yüreğindeki Allah aşkını artırabilir, ibadetlerinden haz almasına sebep olabilir. Bu ise davetçiye o dönemde Araplar için en kıymetli şey olan kırmızı develere sahip olmaktan daha hayırlı ve daha güzel bir netice; sevap kazandıracaktır.