Tarihin derinliklerinden günümüze insan davranışlarının evrimi boyunca herhangi bir değişim oluşmuş mudur? Yoksa her devirde, aramızda görmeye alışageldiğimiz; yalancılar, sahtekârlar, dolandırıcılar, riyakârlar, ikiyüzlüler, fırsatçılar hep olagelmiş midir? Ya da neden yaşadığının, hayatın değerinin ne olduğunun, bir amacın peşinden koşmanın erdemini kavrayamayanların hep aramızda dolaşması sizce rahatsız edici değil midir?
Memur, işçi, esnaf ve her kesimden insanların yaşamlarının bir noktasında yoldan çıkıp aykırı mecralarda yollarına devam etmeleri, insanlığın çok olağan bir davranış biçimi midir? Önce “ben” anlayışını benimseyenler; ailelerine, akrabalarına, dostlarına ve topluma verdikleri zararı, yarattıkları travmaları, korkuyu, hüsranı, yılgınlığı, huzursuzluğu neden göremezler?
Bu kitapta, yaşamları öykülendirilen bazı insanların, neden “Başıboş Gezinenler” diye anıldıklarını, onların yaşamlarını boş ve beyaz bir kanvas üzerine resmedilmiş imgeler olarak görüp izlemeniz ve yaşamanız dileğiyle…
Tarihin derinliklerinden günümüze insan davranışlarının evrimi boyunca herhangi bir değişim oluşmuş mudur? Yoksa her devirde, aramızda görmeye alışageldiğimiz; yalancılar, sahtekârlar, dolandırıcılar, riyakârlar, ikiyüzlüler, fırsatçılar hep olagelmiş midir? Ya da neden yaşadığının, hayatın değerinin ne olduğunun, bir amacın peşinden koşmanın erdemini kavrayamayanların hep aramızda dolaşması sizce rahatsız edici değil midir?
Memur, işçi, esnaf ve her kesimden insanların yaşamlarının bir noktasında yoldan çıkıp aykırı mecralarda yollarına devam etmeleri, insanlığın çok olağan bir davranış biçimi midir? Önce “ben” anlayışını benimseyenler; ailelerine, akrabalarına, dostlarına ve topluma verdikleri zararı, yarattıkları travmaları, korkuyu, hüsranı, yılgınlığı, huzursuzluğu neden göremezler?
Bu kitapta, yaşamları öykülendirilen bazı insanların, neden “Başıboş Gezinenler” diye anıldıklarını, onların yaşamlarını boş ve beyaz bir kanvas üzerine resmedilmiş imgeler olarak görüp izlemeniz ve yaşamanız dileğiyle…