Türkçenin, Türkler tarafından yazıya aktarılmasında kullanılan alfabelerinin çeşitliliği göz kamaştırıcıdır. Araştırmacılar, tarih boyunca Türkler kadar sık alfabe değiştirmiş başka bir milletin olmadığı konusunda birleşmektedir. Özellikle eski çağlarda, farklı kültür dairelerinin, Türklerin devlet kurduğu topraklarda kesişmesi nedeniyle, kültürün en önemli taşıyıcısı olan dilin kaydedildiği yazı malzemesi, muazzam bir çeşitlilikle Türkler arasına girmiştir.
Bu kitapta, Türklerin tarih boyunca kullandığı yazı sistemleri siyasi, sosyolojik, ekonomik ve dini nedenler ele alınarak incelenmiştir. Eski çağlara ait yazı sistemlerinden Göktürk, Mani, Soğut, Uygur, Brahmi, Tibet, Süryani-Estrangelo ve İbrani alfabeleri; yakın çağlarda kullanılan alfabelerden ise Grek, Arap, Kiril ve Latin sosyokültürel bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Bunlar arasında, Türklerin en fazla benimsediği kültür ve inancın (Budizm, İslamiyet) nakledicisi olanlar, Türkleşme belirtilerini en çok gösterenler olmuş; dolayısıyla Uygur ve Arap alfabeleri, ortalama bin yıl boyunca Türklüğün damgasını taşımıştır. Latin alfabesi ise, Türkçenin ses yapısına sağladığı uyumla ve inançların belirleyiciliğinden uzakta seçilmesi sebebiyle, dil bilimi açısından fonetik; sosyolojik ve siyasi açıdan ise kısmen tarafsız ve laik olma özelliğini taşır. Latin alfabesi bu yönüyle, ilk Türk yazısı Göktürk’le özdeşleşir ve kronolojik bakımdan arada kalan diğer alfabeleri, gerçeklik dışı, hatta fantastik, bir ölçüde de romantik bir çembere sıkıştırır.
Türkçenin, Türkler tarafından yazıya aktarılmasında kullanılan alfabelerinin çeşitliliği göz kamaştırıcıdır. Araştırmacılar, tarih boyunca Türkler kadar sık alfabe değiştirmiş başka bir milletin olmadığı konusunda birleşmektedir. Özellikle eski çağlarda, farklı kültür dairelerinin, Türklerin devlet kurduğu topraklarda kesişmesi nedeniyle, kültürün en önemli taşıyıcısı olan dilin kaydedildiği yazı malzemesi, muazzam bir çeşitlilikle Türkler arasına girmiştir.
Bu kitapta, Türklerin tarih boyunca kullandığı yazı sistemleri siyasi, sosyolojik, ekonomik ve dini nedenler ele alınarak incelenmiştir. Eski çağlara ait yazı sistemlerinden Göktürk, Mani, Soğut, Uygur, Brahmi, Tibet, Süryani-Estrangelo ve İbrani alfabeleri; yakın çağlarda kullanılan alfabelerden ise Grek, Arap, Kiril ve Latin sosyokültürel bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Bunlar arasında, Türklerin en fazla benimsediği kültür ve inancın (Budizm, İslamiyet) nakledicisi olanlar, Türkleşme belirtilerini en çok gösterenler olmuş; dolayısıyla Uygur ve Arap alfabeleri, ortalama bin yıl boyunca Türklüğün damgasını taşımıştır. Latin alfabesi ise, Türkçenin ses yapısına sağladığı uyumla ve inançların belirleyiciliğinden uzakta seçilmesi sebebiyle, dil bilimi açısından fonetik; sosyolojik ve siyasi açıdan ise kısmen tarafsız ve laik olma özelliğini taşır. Latin alfabesi bu yönüyle, ilk Türk yazısı Göktürk’le özdeşleşir ve kronolojik bakımdan arada kalan diğer alfabeleri, gerçeklik dışı, hatta fantastik, bir ölçüde de romantik bir çembere sıkıştırır.