Tarih alanında bize öğretilen, bizim okuduğumuz tüm bilgiler doğru mu? Hayır.
Tarih bilimi bilimsel metotlarla sağlaması yapılan ve deneyi yapılabilecek bir alan mı? Hayır.
Peki, sadece sömürgeleşme faaliyetleri, katliamlar, yağmalar ve hırsızlıklarla zengin olan ve refaha ulaşan ülkeler siyasi, askeri ve ekonomik üstünlükleriyle yazdıkları tarihleri dünyanın diğer milletlerine kabul ettirmişler mi? Evet.
O zaman tarihsel doğruluğa insanlık nasıl ulaşacak? Sonsuza dek gerçekler saklanacak mı? Hayır.
Tarih namına bildiklerinizin doğruluğundan kuşkulanmanın zamanı gelmedi mi? Geldi.
Bu noktada “Bir uyumayan, tüm uyuyanları uyandırmaya yeter,” tarihi gerçeği devreye girmelidir. Tarih, dünyanın ve insanlığın mahkemesidir. O doğru bilinmezse dünyada temel eksik olur, atılamaz.
Mensup olmaktan şeref duyduğumuz milletimiz, tarihi bir millettir. Tarih yapmıştır. Buna karşın tarihi yazmamıştır. Anlatmada ve aktarma noktasında sıkıntılar çekmiştir. Bu konuda Yahya Kemal Beyatlı diyor ki: “Atalarımız sadece mimaride değil her şeyde dâhice yapmayı bilmişler ama yazmayı unutmuşlardır. Bu bizim feci bir talihsizliğimizdir.”
Batılılar dünyanın değişik bölgelerine ve daha çok Orta Doğu’ya barışı, insanlığı, yaşama zevkini getirmek için hiçbir zorluktan kaçmıyor. Yani milyonlarca insanı katlediyor, milyonlarca ırzı kirletiyor, toprağın altını üstünü sonuna kadar sömürüyor, kapitalizm adı verilen ve tanrısı para olan ideolojileri uğruna etrafına kan, gözyaşı, rezillik, esaret, barut kokusu dağıtmaktan da çekinmiyor. Ama sözde bütün bunları, insaniyet namına yapıyor!
Tarihin Batı tarafından ele geçirilişine tarih hırsızlığı denir. Tarihi eserlerin yıkılması, bozulması, tahrip edilip yok edilmesi ise tarih yağmasıdır. Dünya tarihinde bunun örneği çoktur. Amerika kıtasının yağmalanması, Hindistan ve Afrika’nın talan edilmesi, Latinlerin İstanbul’dan, Nazilerin Yahudilerden çaldıkları para bu yağma faaliyetlerindendir. Cengiz Moğollarının Türk dünyasında ve Anadolu’da yaptıkları, sömürgeci devletlerin dünyanın çeşitli bölgelerinde yaptıkları gibi. Emperyalistlerin Irak işgalinde Irak’taki tarihi eserleri yağmalaması ve eserlerin çoğunu Batılılara satması, bu bağlamda insanlık ve tarih vicdanını düzelmeyecek şekilde yaralamıştır.
Türk ve dünya tarihi ile ilgili birçok araştırmanın ortaya konduğu bu eser, önemli sorulara cevap arıyor. Bilinen tarih sorgulanıyor.
Tarih alanında bize öğretilen, bizim okuduğumuz tüm bilgiler doğru mu? Hayır.
Tarih bilimi bilimsel metotlarla sağlaması yapılan ve deneyi yapılabilecek bir alan mı? Hayır.
Peki, sadece sömürgeleşme faaliyetleri, katliamlar, yağmalar ve hırsızlıklarla zengin olan ve refaha ulaşan ülkeler siyasi, askeri ve ekonomik üstünlükleriyle yazdıkları tarihleri dünyanın diğer milletlerine kabul ettirmişler mi? Evet.
O zaman tarihsel doğruluğa insanlık nasıl ulaşacak? Sonsuza dek gerçekler saklanacak mı? Hayır.
Tarih namına bildiklerinizin doğruluğundan kuşkulanmanın zamanı gelmedi mi? Geldi.
Bu noktada “Bir uyumayan, tüm uyuyanları uyandırmaya yeter,” tarihi gerçeği devreye girmelidir. Tarih, dünyanın ve insanlığın mahkemesidir. O doğru bilinmezse dünyada temel eksik olur, atılamaz.
Mensup olmaktan şeref duyduğumuz milletimiz, tarihi bir millettir. Tarih yapmıştır. Buna karşın tarihi yazmamıştır. Anlatmada ve aktarma noktasında sıkıntılar çekmiştir. Bu konuda Yahya Kemal Beyatlı diyor ki: “Atalarımız sadece mimaride değil her şeyde dâhice yapmayı bilmişler ama yazmayı unutmuşlardır. Bu bizim feci bir talihsizliğimizdir.”
Batılılar dünyanın değişik bölgelerine ve daha çok Orta Doğu’ya barışı, insanlığı, yaşama zevkini getirmek için hiçbir zorluktan kaçmıyor. Yani milyonlarca insanı katlediyor, milyonlarca ırzı kirletiyor, toprağın altını üstünü sonuna kadar sömürüyor, kapitalizm adı verilen ve tanrısı para olan ideolojileri uğruna etrafına kan, gözyaşı, rezillik, esaret, barut kokusu dağıtmaktan da çekinmiyor. Ama sözde bütün bunları, insaniyet namına yapıyor!
Tarihin Batı tarafından ele geçirilişine tarih hırsızlığı denir. Tarihi eserlerin yıkılması, bozulması, tahrip edilip yok edilmesi ise tarih yağmasıdır. Dünya tarihinde bunun örneği çoktur. Amerika kıtasının yağmalanması, Hindistan ve Afrika’nın talan edilmesi, Latinlerin İstanbul’dan, Nazilerin Yahudilerden çaldıkları para bu yağma faaliyetlerindendir. Cengiz Moğollarının Türk dünyasında ve Anadolu’da yaptıkları, sömürgeci devletlerin dünyanın çeşitli bölgelerinde yaptıkları gibi. Emperyalistlerin Irak işgalinde Irak’taki tarihi eserleri yağmalaması ve eserlerin çoğunu Batılılara satması, bu bağlamda insanlık ve tarih vicdanını düzelmeyecek şekilde yaralamıştır.
Türk ve dünya tarihi ile ilgili birçok araştırmanın ortaya konduğu bu eser, önemli sorulara cevap arıyor. Bilinen tarih sorgulanıyor.