Avrupa ve ona sonradan katılan ABD haçlı savaşlarını hiç bırakmadı. "Batılılaşma" adıyla Tanzimat'tan beri sürdürdüğü çabanın aslında tek amacı vardır; İslamiyet'i öldürmek. İşte İslam coğrafyasında gördüğünüz gibi bunu kısmen başarmıştır da. Peki, yerine neyi koydu? Hristiyanlığı mı? Hayır, dinsizliği.
Dinsizlik ile nursuz kalan zavallı "Batıcı" ve "karanlık" aydınımız hâlâ "Batılılaşma, Avrupa ve Amerika'yı her konuda örnek alarak gelişme ve kalkınmadır" der. "Her konuda" öyle mi? Şöyle bakarsanız ne kadar masum bir dava değil mi? Peki soralım; "her konuda" Batı değerleri alınırsa, İslam'ı nereye koyacağız? Ona yer kalmadığından atacak mıyız? Batıcı aydın buna "evet" diyor. İşte sorun bu dinsizliktir.
Batının bize sunduğu çağdaşlaşma, aydınlanma, modernizm, sekülerizm, pozitivizm, materyalizm vs. hep o dinsizliğin yaldızlı ifadeleridir. Niçin? Hâkimiyetini tahkim ile sömürmek için. Ama aydınımız bunu anlamıyor. Oysa İslam'ı atma demek, vatanını ve milletini satma demektir. Bu ise "efendilikten köleliğe" düşüştür Zira kendisi olmaktan çıkmış, şahsiyet ve zihniyetinden kopmuş, din ve medeniyet değerlerini kaybetmiş bir kişi ancak köle olmaya mahkumdur. Zavallı aydınımız bunu bile anlamıyor.
Bu zincirsiz köleler, "Müslümandan aydın olmaz" diyorlar. Nedenmiş? Çünkü aydın her düşünceyi sorgulayan, her statükoya başkaldıranmış. Müslüman ise, sorgusuz sualsiz Allah'a, Peygambere, Kur'an'a teslim olan insanmış. Bunlara başkaldıramayacağına göre, ondan aydın olmazmış. Peki, ya taklitçi köleden?
Maalesef Batılılaşma ve aydın bize bunalım ve buhrandan başka bir şey vermedi. Onlar yüzünden devlet ve millet birbirine kırgın ve kızgındır.Bu yüzden ülke yönetim, hukuk, ekonomi, eğitim ve terbiye bakımından bir sürü sorunlar altında kıvranmaktadır.Ve işte bu kitap, "Batıcı Aydın" tipinin düşünce ve davranışlarından örnekler sunarak çözüme bir katkı çabasıdır.
Çözüm ise, aydınların reddettiği İslam'dan başkası değildir.
Avrupa ve ona sonradan katılan ABD haçlı savaşlarını hiç bırakmadı. "Batılılaşma" adıyla Tanzimat'tan beri sürdürdüğü çabanın aslında tek amacı vardır; İslamiyet'i öldürmek. İşte İslam coğrafyasında gördüğünüz gibi bunu kısmen başarmıştır da. Peki, yerine neyi koydu? Hristiyanlığı mı? Hayır, dinsizliği.
Dinsizlik ile nursuz kalan zavallı "Batıcı" ve "karanlık" aydınımız hâlâ "Batılılaşma, Avrupa ve Amerika'yı her konuda örnek alarak gelişme ve kalkınmadır" der. "Her konuda" öyle mi? Şöyle bakarsanız ne kadar masum bir dava değil mi? Peki soralım; "her konuda" Batı değerleri alınırsa, İslam'ı nereye koyacağız? Ona yer kalmadığından atacak mıyız? Batıcı aydın buna "evet" diyor. İşte sorun bu dinsizliktir.
Batının bize sunduğu çağdaşlaşma, aydınlanma, modernizm, sekülerizm, pozitivizm, materyalizm vs. hep o dinsizliğin yaldızlı ifadeleridir. Niçin? Hâkimiyetini tahkim ile sömürmek için. Ama aydınımız bunu anlamıyor. Oysa İslam'ı atma demek, vatanını ve milletini satma demektir. Bu ise "efendilikten köleliğe" düşüştür Zira kendisi olmaktan çıkmış, şahsiyet ve zihniyetinden kopmuş, din ve medeniyet değerlerini kaybetmiş bir kişi ancak köle olmaya mahkumdur. Zavallı aydınımız bunu bile anlamıyor.
Bu zincirsiz köleler, "Müslümandan aydın olmaz" diyorlar. Nedenmiş? Çünkü aydın her düşünceyi sorgulayan, her statükoya başkaldıranmış. Müslüman ise, sorgusuz sualsiz Allah'a, Peygambere, Kur'an'a teslim olan insanmış. Bunlara başkaldıramayacağına göre, ondan aydın olmazmış. Peki, ya taklitçi köleden?
Maalesef Batılılaşma ve aydın bize bunalım ve buhrandan başka bir şey vermedi. Onlar yüzünden devlet ve millet birbirine kırgın ve kızgındır.Bu yüzden ülke yönetim, hukuk, ekonomi, eğitim ve terbiye bakımından bir sürü sorunlar altında kıvranmaktadır.Ve işte bu kitap, "Batıcı Aydın" tipinin düşünce ve davranışlarından örnekler sunarak çözüme bir katkı çabasıdır.
Çözüm ise, aydınların reddettiği İslam'dan başkası değildir.