La Faillite Morale de la Politique
Occidentale en Orient
Dünyada hiçbir şeyin değişmeden kalamayacağını biliyorum.
Milletlerin hayatı da, insanların hayatı gibi devamlı istihâle halindedir. Dünün akidlerinin, bugünün siyasî güçlüklerini, meselelerini bütün teferruâtıyle çözümlemelerinin mümkün olamayacağını müdrikim.
Sosyal kanunlar, ne kadar dünyaya şâmil bir anlayışla tasavvur edilmîş olurlarsa olsunlar, onlar da dünyanın gelişmesine uygun olarak gelişirler, bizim evlâtlarımız da bunlara yeni yeni değişiklikler getirmeye uğraşacaklardır.
Kezâ, afâki bir nazariyecinin, demokratik bir kanundan elde edebileceğini sandığı insani bir netice, her zaman meydana gelmeyebilir. Bununla beraber, bu husus, hükûmetlerin, uğruna büyük bir ihtilâlin yapıldığı ve dereler misâli kanların akıtıldığı “İnsan Hakları” gibi mukaddes, yüce siyasî ve ahlâki prensipleri inkâr etmelerine, hattâ onlara tecâvüz eylemelerine aslâ cevaz vermez.
Hiçbir devletin, bunları geçmişte kalmış şanlı fakat karanlıklara gömülmüş birer hâtıradan ibaret olduklarını inandırmaya çalışmaya hakkı yoktur.
Zâhiri tehlikeleri ne olursa olsun, gerçek olarak kabul edilmiş prensipler aslâ terkedilmemelidir.
Fakat maalesef bugünün siyaseti için, prensiplerin hiçbir kıymeti yoktur, tek geçerli şey başarıdır, geçici olsa bile!
Ahmet Rıza
La Faillite Morale de la Politique
Occidentale en Orient
Dünyada hiçbir şeyin değişmeden kalamayacağını biliyorum.
Milletlerin hayatı da, insanların hayatı gibi devamlı istihâle halindedir. Dünün akidlerinin, bugünün siyasî güçlüklerini, meselelerini bütün teferruâtıyle çözümlemelerinin mümkün olamayacağını müdrikim.
Sosyal kanunlar, ne kadar dünyaya şâmil bir anlayışla tasavvur edilmîş olurlarsa olsunlar, onlar da dünyanın gelişmesine uygun olarak gelişirler, bizim evlâtlarımız da bunlara yeni yeni değişiklikler getirmeye uğraşacaklardır.
Kezâ, afâki bir nazariyecinin, demokratik bir kanundan elde edebileceğini sandığı insani bir netice, her zaman meydana gelmeyebilir. Bununla beraber, bu husus, hükûmetlerin, uğruna büyük bir ihtilâlin yapıldığı ve dereler misâli kanların akıtıldığı “İnsan Hakları” gibi mukaddes, yüce siyasî ve ahlâki prensipleri inkâr etmelerine, hattâ onlara tecâvüz eylemelerine aslâ cevaz vermez.
Hiçbir devletin, bunları geçmişte kalmış şanlı fakat karanlıklara gömülmüş birer hâtıradan ibaret olduklarını inandırmaya çalışmaya hakkı yoktur.
Zâhiri tehlikeleri ne olursa olsun, gerçek olarak kabul edilmiş prensipler aslâ terkedilmemelidir.
Fakat maalesef bugünün siyaseti için, prensiplerin hiçbir kıymeti yoktur, tek geçerli şey başarıdır, geçici olsa bile!
Ahmet Rıza