Mahan aşağı baktığı zaman, göz alabildiğine uzanan ovanın, çiçekler ve ağaçlar yerine, binlerce ve binlerce ifritle kaplı olduğunu gördü. Dağ ve ovayı dağ gibi büyük devler tutmuş,feryat edip duruyor, kasırgalar gibi toprağı altüst ediyor, kapkara sülükler gibi kıvrılıp bükülerek iç içe raks ediyorlardı. Attıkları "Hay!" ve "Huy!" naralarından yer gök inliyor, çığlıklarının yankıları vadilerin ve çöllerin üzerinde dalgalanıyordu. Sonra uzakta ansızın tuhaf bir kafile belirdi. Başlangıçta sadece yavaşça sallanan meşalelerden, kimsenin sayamayacağı bir ışık denizinden ibaretti... Sonra gerçek hali ortaya çıktı. İnsanın en korkunç kâbuslarında bile göremeyeceği ifritler, gulyabaniler! Her birinin sırtında katran rengi cüppeler, katrandan yapılmış serpuşlar vardı, biri yerde biri gökte olan dudakları da aynı şekilde kapkaraydı! O kadar korkunçlardı ki gören cehennemdeki sarhoş şeytanlara baktığını sanırdı!
Mahan aşağı baktığı zaman, göz alabildiğine uzanan ovanın, çiçekler ve ağaçlar yerine, binlerce ve binlerce ifritle kaplı olduğunu gördü. Dağ ve ovayı dağ gibi büyük devler tutmuş,feryat edip duruyor, kasırgalar gibi toprağı altüst ediyor, kapkara sülükler gibi kıvrılıp bükülerek iç içe raks ediyorlardı. Attıkları "Hay!" ve "Huy!" naralarından yer gök inliyor, çığlıklarının yankıları vadilerin ve çöllerin üzerinde dalgalanıyordu. Sonra uzakta ansızın tuhaf bir kafile belirdi. Başlangıçta sadece yavaşça sallanan meşalelerden, kimsenin sayamayacağı bir ışık denizinden ibaretti... Sonra gerçek hali ortaya çıktı. İnsanın en korkunç kâbuslarında bile göremeyeceği ifritler, gulyabaniler! Her birinin sırtında katran rengi cüppeler, katrandan yapılmış serpuşlar vardı, biri yerde biri gökte olan dudakları da aynı şekilde kapkaraydı! O kadar korkunçlardı ki gören cehennemdeki sarhoş şeytanlara baktığını sanırdı!