Ahmet Murat, bir tür “ahir zaman yazıları” yazıyor. Dünyanın ve insanın değiştiğine derinden şahitlik eden yazılar bunlar. Derinden, çünkü yazar sulardaki ve buğdaydaki değişimin izlerini, iftar çadırlarına ya da telefon rehberlerine kadar takip ediyor. Bu yazılar, ahir zamanda yaşayan müminin, dışarıdan hemen nüfuz edilemeyen ıstırabının üzerine eğiliyor. Belki de Üzülmeliyiz’de toplanan yazılar arasında, taşradan insan manzaraları da var. Bunlar da bir yönüyle, artık elimizin erişemeyeceği, aklımızın ermeyeceği bir geçmişte gömülmüş kalmış olan, sıradan kahramanların öyküleri. Sokaktan seçilmiş bu sıradan insanlar, yazarın satırlarında, bir zamanlar içinde soluk alıp verdiğimiz iklimin muhkem unsurlarına dönüşüyorlar. Bu denemeleri belki de kestirmeden şöyle tanımlayabiliriz: Her şeyin her şeye, her şeyin bir şeye bağlandığı yazılar.
Ahmet Murat, bir tür “ahir zaman yazıları” yazıyor. Dünyanın ve insanın değiştiğine derinden şahitlik eden yazılar bunlar. Derinden, çünkü yazar sulardaki ve buğdaydaki değişimin izlerini, iftar çadırlarına ya da telefon rehberlerine kadar takip ediyor. Bu yazılar, ahir zamanda yaşayan müminin, dışarıdan hemen nüfuz edilemeyen ıstırabının üzerine eğiliyor. Belki de Üzülmeliyiz’de toplanan yazılar arasında, taşradan insan manzaraları da var. Bunlar da bir yönüyle, artık elimizin erişemeyeceği, aklımızın ermeyeceği bir geçmişte gömülmüş kalmış olan, sıradan kahramanların öyküleri. Sokaktan seçilmiş bu sıradan insanlar, yazarın satırlarında, bir zamanlar içinde soluk alıp verdiğimiz iklimin muhkem unsurlarına dönüşüyorlar. Bu denemeleri belki de kestirmeden şöyle tanımlayabiliriz: Her şeyin her şeye, her şeyin bir şeye bağlandığı yazılar.