Kurmacaya ihtiyacımız var mı? Her kitabı ille de bitirmemiz mi lazım? Yeni mecra ve formatlar okuma deneyimimizi nasıl etkiliyor? Bakış açımızı onaylamak için mi, yoksa sorgulamak için mi okuruz? “En büyük” romancılara kim, neye göre karar veriyor? Uluslararasılaşma eserlerin içeriğini nasıl etkiliyor? Yazar biyografileri ne işe yarar? Roman yazmak artık bir “iş” haline mi geldi? Tim Parks Ben Buradan Okuyorum'da bu sorulara cevap ararken, yıllara yayılan eleştirel okumalarından yararlanarak edebiyat ve edebiyatın amacı hakkındaki varsayımlarımızı altüst ediyor.
Birbirini tamamlayan bu otuz yedi metin “uluslararası” romanın ortaya çıkışıyla “yerel” edebi üslupların nasıl kaybolduğunu, piyasa güçlerinin “ciddi” kurmacayı nasıl şekillendirdiğini, çevirinin hesapta olmayan etkilerini, edebiyat eleştirisi alanındaki sıkıntıları, yazarların hayatları ve eserleri arasındaki sorunlu ilişkiyi inceliyor. Parks, zihin açıcı yakın okumalarla ve tekrar tekrar dönüp kendine bakarak, yazarların - ve okurların - bir taraftan yeni küresel sistemin, diğer taraftan bu sistemin alametifarikası olan romanın baskısından kaçıp kaçamayacakları üzerine düşünüyor.
Okuyan, yazan, çeviriyle uğraşan herkesin aklından geçirdiği sorulara dair kuşatıcı bir kitap bu.
Kurmacaya ihtiyacımız var mı? Her kitabı ille de bitirmemiz mi lazım? Yeni mecra ve formatlar okuma deneyimimizi nasıl etkiliyor? Bakış açımızı onaylamak için mi, yoksa sorgulamak için mi okuruz? “En büyük” romancılara kim, neye göre karar veriyor? Uluslararasılaşma eserlerin içeriğini nasıl etkiliyor? Yazar biyografileri ne işe yarar? Roman yazmak artık bir “iş” haline mi geldi? Tim Parks Ben Buradan Okuyorum'da bu sorulara cevap ararken, yıllara yayılan eleştirel okumalarından yararlanarak edebiyat ve edebiyatın amacı hakkındaki varsayımlarımızı altüst ediyor.
Birbirini tamamlayan bu otuz yedi metin “uluslararası” romanın ortaya çıkışıyla “yerel” edebi üslupların nasıl kaybolduğunu, piyasa güçlerinin “ciddi” kurmacayı nasıl şekillendirdiğini, çevirinin hesapta olmayan etkilerini, edebiyat eleştirisi alanındaki sıkıntıları, yazarların hayatları ve eserleri arasındaki sorunlu ilişkiyi inceliyor. Parks, zihin açıcı yakın okumalarla ve tekrar tekrar dönüp kendine bakarak, yazarların - ve okurların - bir taraftan yeni küresel sistemin, diğer taraftan bu sistemin alametifarikası olan romanın baskısından kaçıp kaçamayacakları üzerine düşünüyor.
Okuyan, yazan, çeviriyle uğraşan herkesin aklından geçirdiği sorulara dair kuşatıcı bir kitap bu.