Ben Mehmet Akif. Bu ülkenin Kurtuluş Savaşı ruhunu millî marşa yansıtacak şair olma görevi bana nasip oldu. Her dizeyi ben değil aslında Türk milleti kazıdı toprağa. Şehitler konuştu, bayrağa seslenildi, vatan sevdası her mısrada uyak uyak gezindi. Dalgalandı duruldu, coşkun nehirler gibi çağlaya çağlaya geçmiş gelecek arasında gerilen zaman yatağında aktı aktı. Oğlunu kaybetmiş anaların, babasız kalmış kundaktaki bebelerin hıçkırıklarını kattı dalgalarına. Bir neslin Kurtuluş Savaşı’na canını nasıl feda ettiğini anlattı kıyıya vuran su sesleriyle. Bir nehir gibi aktı yaşananlar, yüzyıl sonraya ulaştı.
İsterim ki rahmetle ansın beni yüzyıl sonraki gençlerim. Çünkü ben bu millete mısra mısra yüreğimin, ruhumun, özümün, sözümün her zerresini verdim ve tek şey istedim:
…
Oku, şayet sana bir hisli yürek lazımsa;
Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa.”
Ben Mehmet Akif. Bu ülkenin Kurtuluş Savaşı ruhunu millî marşa yansıtacak şair olma görevi bana nasip oldu. Her dizeyi ben değil aslında Türk milleti kazıdı toprağa. Şehitler konuştu, bayrağa seslenildi, vatan sevdası her mısrada uyak uyak gezindi. Dalgalandı duruldu, coşkun nehirler gibi çağlaya çağlaya geçmiş gelecek arasında gerilen zaman yatağında aktı aktı. Oğlunu kaybetmiş anaların, babasız kalmış kundaktaki bebelerin hıçkırıklarını kattı dalgalarına. Bir neslin Kurtuluş Savaşı’na canını nasıl feda ettiğini anlattı kıyıya vuran su sesleriyle. Bir nehir gibi aktı yaşananlar, yüzyıl sonraya ulaştı.
İsterim ki rahmetle ansın beni yüzyıl sonraki gençlerim. Çünkü ben bu millete mısra mısra yüreğimin, ruhumun, özümün, sözümün her zerresini verdim ve tek şey istedim:
…
Oku, şayet sana bir hisli yürek lazımsa;
Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa.”