İslâm ve Batı’nın iç içe geçmiş tarihinin ana hatlarını ele alan bu çalışma, siyasî, askerî ve toplumsal ilişkilerin yanı sıra, “ben” tasavvuru, “öteki” algısı, zaman ve mekân tasavvuru, sembolik dil ve imgeler üzerinden inşa edilen anlamlar dünyasına eğilmeyi hedefliyor.
Kitap İslâm ve Batı toplumlarının etkileşim içinde olan ve tedâhül eden tarihlerinin dün ve bugün ifade ettiği anlamları ortaya koymak için tarihten felsefeye, teolojiden sanata uzanan disiplinlerarası bir yaklaşımı esas alıyor.
Her “ben” iddiası bir “öteki”nin varlığını tazammun ederken, her “öteki” vurgusu da bir “ben” tasavvuru inşasını zorunlu kılar. Fakat modern dikotomilerin tersine, bu ayrımı mutlaklaştırarak sonsuz ve sınırsız düşmanlar üretmek gerekmiyor. “Öteki” üzerinden verilen hükümler, aynı zamanda “ben” ile, “biz” ile ilgili tanımlamaların da bir aynasıdır. Bu kitap, İslâm ve Batı ilişkilerini tahlil ederken, arka planda yatan ben-öteki diyalektiğinin izdüşümlerini takip etmeyi amaçlıyor.
“İbrahim Kalın’ın, İslâmiyet’in hızlı yayılışından beri Avrupa ve İslâm ilişkisi, özellikle de Avrupa’nın karşısında Müslüman Türklerin konumu ile ilgili yazdıkları çok ilginç.
Kitabın geniş bir kaynak bilgisi var. Bu kitap, Batı dillerinde Osmanlı dönemi ve modern Türkiye ile ilgili kaynaklar yanında Anglosakson ve Fransızca literatürün başka dillerinden yapılan tercümelerin geniş ölçüde kullanıldığı bir çalışma. Kalın, her tezin etrafında en ince teferruata kadar gidip, onları sıralamada şaşırmadan sunmayı biliyor. Beş yüz sayfalık kitap çok ilgiyle ve yormadan okunabilecek durumda.”
-İlber Ortaylı / Tarihçi-Yazar
“Ne Doğu, Doğu’dur artık; ne Batı, Batı. Bu ikisi artık birleşebilir! Kipling ve Peyami Safa’nın muhayyilesindeki Doğu-Batı’yı hâlâ merak edenler varsa İbrahim Kalın’ı okusunlar; akıcı ve düşündürücü bir eser.”
-Mustafa Özel / İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Geleneksel diyalektikte, ‘İsteseydim sizi tek bir millet yapardım...’ ilâhî fermanının karşıt anlamını yakalama gereği olarak öteki ile beraber var olmanın yolları aranırdı. Öteki denilen şey ezilip yok edilecek bir şey değil, ancak kendisi ile yarışılacak bir şeydi. ‘Âdem’in çocukları birbirinin uzvu gibidir.’ diyen Sa’dî ve ‘Varlığı bilmeden kendini bilemezsin. Ve varlığı bilmek Tanrı’nın kendi eseriyle cilveleşmesinin yollarını bilmekse o zaman ben-idraki bizi varlığa, varlık bizi Tanrı’ya, Tanrı da bizi tekrar ben’e geri getirir.’ diyen Molla Sadra gibi bilgelerden aldığı ilhamla Doç. Dr. Kalın, geleneksel ontolojinin karşısında yer alan modern zamanların hâkim ötekileştirme eylemini sorgulamaktadır. İbrahim Kalın’ın modern ötekileştirmenin aynı zamanda yok etme haline gelmesi sürecini özellikle Müslüman’ın ötekileştirilmesi eylemi üzerinden okuyan bu mühim çalışmasını herkese tavsiye ederim.”
-Mahmud Erol Kılıç / Büyükelçi
İslâm ve Batı’nın iç içe geçmiş tarihinin ana hatlarını ele alan bu çalışma, siyasî, askerî ve toplumsal ilişkilerin yanı sıra, “ben” tasavvuru, “öteki” algısı, zaman ve mekân tasavvuru, sembolik dil ve imgeler üzerinden inşa edilen anlamlar dünyasına eğilmeyi hedefliyor.
Kitap İslâm ve Batı toplumlarının etkileşim içinde olan ve tedâhül eden tarihlerinin dün ve bugün ifade ettiği anlamları ortaya koymak için tarihten felsefeye, teolojiden sanata uzanan disiplinlerarası bir yaklaşımı esas alıyor.
Her “ben” iddiası bir “öteki”nin varlığını tazammun ederken, her “öteki” vurgusu da bir “ben” tasavvuru inşasını zorunlu kılar. Fakat modern dikotomilerin tersine, bu ayrımı mutlaklaştırarak sonsuz ve sınırsız düşmanlar üretmek gerekmiyor. “Öteki” üzerinden verilen hükümler, aynı zamanda “ben” ile, “biz” ile ilgili tanımlamaların da bir aynasıdır. Bu kitap, İslâm ve Batı ilişkilerini tahlil ederken, arka planda yatan ben-öteki diyalektiğinin izdüşümlerini takip etmeyi amaçlıyor.
“İbrahim Kalın’ın, İslâmiyet’in hızlı yayılışından beri Avrupa ve İslâm ilişkisi, özellikle de Avrupa’nın karşısında Müslüman Türklerin konumu ile ilgili yazdıkları çok ilginç.
Kitabın geniş bir kaynak bilgisi var. Bu kitap, Batı dillerinde Osmanlı dönemi ve modern Türkiye ile ilgili kaynaklar yanında Anglosakson ve Fransızca literatürün başka dillerinden yapılan tercümelerin geniş ölçüde kullanıldığı bir çalışma. Kalın, her tezin etrafında en ince teferruata kadar gidip, onları sıralamada şaşırmadan sunmayı biliyor. Beş yüz sayfalık kitap çok ilgiyle ve yormadan okunabilecek durumda.”
-İlber Ortaylı / Tarihçi-Yazar
“Ne Doğu, Doğu’dur artık; ne Batı, Batı. Bu ikisi artık birleşebilir! Kipling ve Peyami Safa’nın muhayyilesindeki Doğu-Batı’yı hâlâ merak edenler varsa İbrahim Kalın’ı okusunlar; akıcı ve düşündürücü bir eser.”
-Mustafa Özel / İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Geleneksel diyalektikte, ‘İsteseydim sizi tek bir millet yapardım...’ ilâhî fermanının karşıt anlamını yakalama gereği olarak öteki ile beraber var olmanın yolları aranırdı. Öteki denilen şey ezilip yok edilecek bir şey değil, ancak kendisi ile yarışılacak bir şeydi. ‘Âdem’in çocukları birbirinin uzvu gibidir.’ diyen Sa’dî ve ‘Varlığı bilmeden kendini bilemezsin. Ve varlığı bilmek Tanrı’nın kendi eseriyle cilveleşmesinin yollarını bilmekse o zaman ben-idraki bizi varlığa, varlık bizi Tanrı’ya, Tanrı da bizi tekrar ben’e geri getirir.’ diyen Molla Sadra gibi bilgelerden aldığı ilhamla Doç. Dr. Kalın, geleneksel ontolojinin karşısında yer alan modern zamanların hâkim ötekileştirme eylemini sorgulamaktadır. İbrahim Kalın’ın modern ötekileştirmenin aynı zamanda yok etme haline gelmesi sürecini özellikle Müslüman’ın ötekileştirilmesi eylemi üzerinden okuyan bu mühim çalışmasını herkese tavsiye ederim.”
-Mahmud Erol Kılıç / Büyükelçi