Günümüzün görsel ve dijital kültüründe bireyler, sosyal medyanın yarattığı görünürlük baskısı altında, maddi varlıkları aracılığıyla kimliklerini inşa etmeye çalışmaktadır. Bu durum, hedonik tüketimi hayatın merkezine oturtarak bireyleri bir tüketim döngüsüne hapsetmektedir. Rekabetin ve materyalizmin hüküm sürdüğü bu çağda, insanlar arasındaki bağlar zayıflamakta, ahlâkî değerler erozyona uğramakta ve bencillik giderek artmaktadır. Literatürdeki çalışmalar, dindarlığın tüketim davranışlarını sınırlayıcı bir role sahip olduğunu gösterse de bu ilişkinin karmaşıklığı ve farklı açılardan daha fazla araştırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Elinizdeki kitap, tüketimin bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini, özellikle hedonik tüketim ile bencillik arasındaki ilişkiyi ve dindarlığın hedonik tüketim ile bencillik arasındaki ilişkide nasıl bir etkiye sahip olduğunu din psikolojisi perspektifinden ele almaktadır.
Günümüzün görsel ve dijital kültüründe bireyler, sosyal medyanın yarattığı görünürlük baskısı altında, maddi varlıkları aracılığıyla kimliklerini inşa etmeye çalışmaktadır. Bu durum, hedonik tüketimi hayatın merkezine oturtarak bireyleri bir tüketim döngüsüne hapsetmektedir. Rekabetin ve materyalizmin hüküm sürdüğü bu çağda, insanlar arasındaki bağlar zayıflamakta, ahlâkî değerler erozyona uğramakta ve bencillik giderek artmaktadır. Literatürdeki çalışmalar, dindarlığın tüketim davranışlarını sınırlayıcı bir role sahip olduğunu gösterse de bu ilişkinin karmaşıklığı ve farklı açılardan daha fazla araştırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Elinizdeki kitap, tüketimin bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini, özellikle hedonik tüketim ile bencillik arasındaki ilişkiyi ve dindarlığın hedonik tüketim ile bencillik arasındaki ilişkide nasıl bir etkiye sahip olduğunu din psikolojisi perspektifinden ele almaktadır.