20. yüzyılın en önemli ve en gizemli aydınlarından Walter Benjamin’in (1892-1940) yapıtları şaşırtıcı bir derinliğe ve çeşitliliğe sahiptir.
Benjamin, felsefe, edebiyat eleştirisi, toplumun Marksist analizi ve bir tür teolojik senkretizmin iç içe geçtiği, sınıflandırması zor bir külliyat geride bırakmıştır; “onu okumak zihinsel olduğu kadar duyusal bir deneyimdir”.
Howard Eiland ve Michael W. Jennings, Benjamin’e dair anekdotları, belgeleri ve tanıklıkları titizlikle bir araya getirir ve Benjamin’in yazılarının yanı sıra hayatına, günlük uğraşlarına, alışkanlıklarına, kaygılarına, projelerine, umutlarına ve korkularına dair detaylı ve kapsamlı bir anlatı ortaya koyar. Düşünürün “bin dokuz yüzlerin başında Berlin’de çocukluk” günlerinden üniversite yıllarına, yazarlık kariyerinin başlarından Weimar Almanyası’nın en önemli edebiyat ve kültür eleştirmeni olarak ortaya çıkmasına, sürgün yıllarına ve nihayetinde 1940’ta
Port Bou’daki intiharına dek hayatının izini süren Eiland ve Jennings,
Benjamin’in yazıları ile hayatındaki olaylar arasındaki karmaşık ilişkilerin
izini sürer.
Benjamin’in yazılarının güncelliğini koruduğunu bir kez daha gösteren
biyografi, büyük düşünürü yakından tanımak isteyenlerin yanı sıra dönemin
entelektüel dünyasına ve siyasi çalkantılarına meraklı okur için değerli bir kaynak.
20. yüzyılın en önemli ve en gizemli aydınlarından Walter Benjamin’in (1892-1940) yapıtları şaşırtıcı bir derinliğe ve çeşitliliğe sahiptir.
Benjamin, felsefe, edebiyat eleştirisi, toplumun Marksist analizi ve bir tür teolojik senkretizmin iç içe geçtiği, sınıflandırması zor bir külliyat geride bırakmıştır; “onu okumak zihinsel olduğu kadar duyusal bir deneyimdir”.
Howard Eiland ve Michael W. Jennings, Benjamin’e dair anekdotları, belgeleri ve tanıklıkları titizlikle bir araya getirir ve Benjamin’in yazılarının yanı sıra hayatına, günlük uğraşlarına, alışkanlıklarına, kaygılarına, projelerine, umutlarına ve korkularına dair detaylı ve kapsamlı bir anlatı ortaya koyar. Düşünürün “bin dokuz yüzlerin başında Berlin’de çocukluk” günlerinden üniversite yıllarına, yazarlık kariyerinin başlarından Weimar Almanyası’nın en önemli edebiyat ve kültür eleştirmeni olarak ortaya çıkmasına, sürgün yıllarına ve nihayetinde 1940’ta
Port Bou’daki intiharına dek hayatının izini süren Eiland ve Jennings,
Benjamin’in yazıları ile hayatındaki olaylar arasındaki karmaşık ilişkilerin
izini sürer.
Benjamin’in yazılarının güncelliğini koruduğunu bir kez daha gösteren
biyografi, büyük düşünürü yakından tanımak isteyenlerin yanı sıra dönemin
entelektüel dünyasına ve siyasi çalkantılarına meraklı okur için değerli bir kaynak.
