Beşerin insan nevinden çok azının cennete gireceği izlenimi uyanıyor ortalama zihinde; eslafın yazdıklarına bakınca, dilden dile aktardıklarını işittikçe, içtimai hayatta yaşanılan olaylardan yeter akılla çıkarım yaptıklarımızca.
İnsan ki nitelik ve nicelik gelişme inkılabını layıkıyla gerçekleştirmiş, “mucizevi başlangıca sahip ömrü, cihanşümul dimağı, engin vicdanı, kâmil ahlakı” sicili olacak neyi varsa bihakkın didinerek, özen göstererek itina ile sunmaya hazır beyazlarda saklamış, ikinci hayatta “lebbeyk” (buyurunuz) sözüyle tüm varlık nezdinde beyan edebilecek göz bebeği canlı.
Bu muhteşem muazzez canlı da arza geldiği günden beridir: «acıkmış» kimi sarayda süt kebabı tenavül (yemek yemek) buyurmuş, kimisi zerzevatla Bağdat'ı tamir etmiş (karın doyurmak); «sevmiş» bazısı destanlardan taşarcasına methedilmiş, bazısı mahbup yahut mahbubesinin peşinde kovalamaktan bizar olmuş; «aşka tutulmuş» kaçı sema dönerek mısralarca divan yazmış, kaçı bihuş (divane) kalmış; «seyahat etmiş» çelebisi gezerek muteberliğe yükselmiş, ebbal (deve çobanı) olanı karın tokluğuna taban çürütmüş; «hırsına yenilerek saldırmış» kâh sultan gözüne girip eşsiz komutan veliaht olmuş kâh esir düşüp meydan meydan satılmış; «düşünmüş» uğraşı fikir olan yürüyerek (peripatetik) muallim-i evvel olmuş, fikirden yoksunu köşe bucak öğretmenden kaçar olmuş; «yazmış» kimisininki yaldızlı varaklı harflerle işlenmiş kâşane saray kasırları bezemiş, kimininki kervan geçmez coğrafyalardaki ağaç kabuğunda açılan oyuklarda mağara duvarlarında keşfedilmiş; «şair olmuş» kimisi dinleyenlerce yüceltilip şair-i azam unvanlı nam salmış, kimisi dinleyicisinin (Platon) ideal şehrinden filozoflara düşman görülüp uzaklaştırılmış; «tapınmış» çobanlık yapanı dağda ovada mağarada dahi inanmış tek ilah Allah-ı Zülcelal'e, şehirlerin merkezinde meclislerin başköşesinde kitaplar dolusu kaynak gölgesinde olanı ya Sekendiz'e (Satürn) boyun eğmiş ya envaiçeşit mamulden mürekkep puta eğilip tapmış, daha nice sanları ve kipleriyle bazen yalpalayarak bazen de tam yol stabil (istikrarlı) yaşlanmaya öğrenmeye devam edegelmiş.
Elinizdeki kitap (on altı kitaplık serinin ilki) birinci hayat bitimi sonsuz mutluluk yerine kavuşma isteğiyle insan olma vasfına erişme gayreti sergileyenin bu seyrinde güvenilir sayılmaya, esenliğe çıkmaya, erdemli anılmaya, iyilikle yanmaya, merhametli davranmaya, ruh inceliğine kavuşmaya, arınmışlığa ulaşmaya dahası feragat gösterebilmeye vasıl olması için bilindik kerterizleri farklı usulle naçizane sunma gayesi taşımaktadır. Maksudum “Beyaza bürünmeden, beyaza dökülmeyi sağlamaktır.
“Doğduğunda, öldüğünde ve yeniden dirildiğinde Allah'ın selamı üzerine olana.”
Beşerin insan nevinden çok azının cennete gireceği izlenimi uyanıyor ortalama zihinde; eslafın yazdıklarına bakınca, dilden dile aktardıklarını işittikçe, içtimai hayatta yaşanılan olaylardan yeter akılla çıkarım yaptıklarımızca.
İnsan ki nitelik ve nicelik gelişme inkılabını layıkıyla gerçekleştirmiş, “mucizevi başlangıca sahip ömrü, cihanşümul dimağı, engin vicdanı, kâmil ahlakı” sicili olacak neyi varsa bihakkın didinerek, özen göstererek itina ile sunmaya hazır beyazlarda saklamış, ikinci hayatta “lebbeyk” (buyurunuz) sözüyle tüm varlık nezdinde beyan edebilecek göz bebeği canlı.
Bu muhteşem muazzez canlı da arza geldiği günden beridir: «acıkmış» kimi sarayda süt kebabı tenavül (yemek yemek) buyurmuş, kimisi zerzevatla Bağdat'ı tamir etmiş (karın doyurmak); «sevmiş» bazısı destanlardan taşarcasına methedilmiş, bazısı mahbup yahut mahbubesinin peşinde kovalamaktan bizar olmuş; «aşka tutulmuş» kaçı sema dönerek mısralarca divan yazmış, kaçı bihuş (divane) kalmış; «seyahat etmiş» çelebisi gezerek muteberliğe yükselmiş, ebbal (deve çobanı) olanı karın tokluğuna taban çürütmüş; «hırsına yenilerek saldırmış» kâh sultan gözüne girip eşsiz komutan veliaht olmuş kâh esir düşüp meydan meydan satılmış; «düşünmüş» uğraşı fikir olan yürüyerek (peripatetik) muallim-i evvel olmuş, fikirden yoksunu köşe bucak öğretmenden kaçar olmuş; «yazmış» kimisininki yaldızlı varaklı harflerle işlenmiş kâşane saray kasırları bezemiş, kimininki kervan geçmez coğrafyalardaki ağaç kabuğunda açılan oyuklarda mağara duvarlarında keşfedilmiş; «şair olmuş» kimisi dinleyenlerce yüceltilip şair-i azam unvanlı nam salmış, kimisi dinleyicisinin (Platon) ideal şehrinden filozoflara düşman görülüp uzaklaştırılmış; «tapınmış» çobanlık yapanı dağda ovada mağarada dahi inanmış tek ilah Allah-ı Zülcelal'e, şehirlerin merkezinde meclislerin başköşesinde kitaplar dolusu kaynak gölgesinde olanı ya Sekendiz'e (Satürn) boyun eğmiş ya envaiçeşit mamulden mürekkep puta eğilip tapmış, daha nice sanları ve kipleriyle bazen yalpalayarak bazen de tam yol stabil (istikrarlı) yaşlanmaya öğrenmeye devam edegelmiş.
Elinizdeki kitap (on altı kitaplık serinin ilki) birinci hayat bitimi sonsuz mutluluk yerine kavuşma isteğiyle insan olma vasfına erişme gayreti sergileyenin bu seyrinde güvenilir sayılmaya, esenliğe çıkmaya, erdemli anılmaya, iyilikle yanmaya, merhametli davranmaya, ruh inceliğine kavuşmaya, arınmışlığa ulaşmaya dahası feragat gösterebilmeye vasıl olması için bilindik kerterizleri farklı usulle naçizane sunma gayesi taşımaktadır. Maksudum “Beyaza bürünmeden, beyaza dökülmeyi sağlamaktır.
“Doğduğunda, öldüğünde ve yeniden dirildiğinde Allah'ın selamı üzerine olana.”