Ian Barbour’un eserlerinin büyük kısmı, bilimle din arasındaki teorik ve metodolojik ilişkilerle ilgilidir. O, modern kozmoloji, kuantum fiziği ve evrim biyolojisiyle teoloji arasında ciddi bir ilişki bulunduğunu savunmakta ve bunu eserlerine yansıtmaktadır. Barbour’un bütün eserleri, sanki önceden belirlenen bir hedefe göre kaleme alınmıştır. Bu hedef, bilim çağında dinin statüsünü belirlemek ve kapsamlı bir dünya görüşünü ortaya koymaktır. Elinizdeki eser Templeton ödülünü kazanmış olan yazarın son çalışmasıdır ve âdeta bu konudaki görüşlerinin bir özeti durumundadır. Bilimle din arasındaki diyaloga yönelik katkıları dolayısıyla bilim, din ve felsefe çevrelerinin saygısını kazanan Barbour, bu eserinde bilim-din ilişkisini çatışma, bağımsızlık, diyalog ve entegrasyon şeklinde dört kategori altında inceleyerek yeni bir model geliştirmiş ve çağdaş bilimsel teorilerle teoloji arasındaki ilişkiye dair bir zihin açıklığına ulaşma çağrısı yapmıştır.
Ian Barbour’un eserlerinin büyük kısmı, bilimle din arasındaki teorik ve metodolojik ilişkilerle ilgilidir. O, modern kozmoloji, kuantum fiziği ve evrim biyolojisiyle teoloji arasında ciddi bir ilişki bulunduğunu savunmakta ve bunu eserlerine yansıtmaktadır. Barbour’un bütün eserleri, sanki önceden belirlenen bir hedefe göre kaleme alınmıştır. Bu hedef, bilim çağında dinin statüsünü belirlemek ve kapsamlı bir dünya görüşünü ortaya koymaktır. Elinizdeki eser Templeton ödülünü kazanmış olan yazarın son çalışmasıdır ve âdeta bu konudaki görüşlerinin bir özeti durumundadır. Bilimle din arasındaki diyaloga yönelik katkıları dolayısıyla bilim, din ve felsefe çevrelerinin saygısını kazanan Barbour, bu eserinde bilim-din ilişkisini çatışma, bağımsızlık, diyalog ve entegrasyon şeklinde dört kategori altında inceleyerek yeni bir model geliştirmiş ve çağdaş bilimsel teorilerle teoloji arasındaki ilişkiye dair bir zihin açıklığına ulaşma çağrısı yapmıştır.