Kayseri Sarız'da doğdu. Kırşehir İlköğretim Okulu'nu bitirdi. Kısa bir süre ilkokul öğretmenliğini yaptı. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü'nü bitirip Ankara Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde lisans tamamladı. Edebiyat Öğretmenliği yapmaktadır.
Öğretmen okulundayken arkadaşları ona "Bathasıca" Eğitim Enstitüsünde "Hektor" diyorlardı. Kendisi de "Bathasıca Hektor" adını koydu.
Mozaik bir eser olan Binboğalı Kökçüler romanınıda, roman kahramanlarından ve adları geçenlerden kırktan çok kişi halen yaşamaktadır.
Gönül dünyasından ve gönül telinden; saz da, söz de, ateş de, hiçbir zaman eksilmedi. İnsanoğlu kendi inançlarını, düşüncelerini, anlayışlarını... kendi dışındakilerden üstün görmeye başladı mı soysuzlaşmaya da başlar.
İnsanoğlu... insanoğlunun vahşeti... Sadece ağaçla, dağ hayvanlarıyla, otlarıyla böcekleriyle değil, kendi soyunun bile kırımıyla uğraşıyor.
Vurgunlar kırgınlar, eziyetler ölümler; insanların beyninde kanserleşmiş. İnsanların kokladıkları havada kan vardı. Düşünceleirnde öldürmek, intikam, boğmak, parçalamak, kesmek vardı. İnsancıl ölçüler yok olmuş, seginin ne olduğu unutulmuş. Herkes kendince, kendinden ollmayanı katletmeye, soyunu tüketmeye yönelmiş.
Binboğa... Binlerce boğa... Binboğalar... Afrikada'da , Mısır'da, Apislerin; Uzakdoğu Asya'daki yaban Hint öküzlerinin; Kuzey ve Güney Amerika'daki Bizonların: Amerika yerlilerinin ve Kızılderelilerin Bufalo dedikleri yaban öküzlerinini ataları burada, Binboğalar'da yaşadı. Bunun için de Binboğa, Binboğalar diye adlandı. Kayıtlara da aynen böyle geçti.
Yüzyirmi yaşındaki Kemer Arab diyorku; "Vay Çukurova vay! Neydi ki Çukurova? Ulan, Çukurovayı biz Çukurova yaptık be.... Adam değil it bile yaşanamazdı oralarda. Her tarafında bataklık, kokudan yanına dahi yanaşamazdın. Ah Çukurova Ah! Sen nasıl Çukurova oldun? Seni kim Çukurova yaptı? Seni, Çukurova edenlere ne oldu?
Kayseri Sarız'da doğdu. Kırşehir İlköğretim Okulu'nu bitirdi. Kısa bir süre ilkokul öğretmenliğini yaptı. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü'nü bitirip Ankara Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde lisans tamamladı. Edebiyat Öğretmenliği yapmaktadır.
Öğretmen okulundayken arkadaşları ona "Bathasıca" Eğitim Enstitüsünde "Hektor" diyorlardı. Kendisi de "Bathasıca Hektor" adını koydu.
Mozaik bir eser olan Binboğalı Kökçüler romanınıda, roman kahramanlarından ve adları geçenlerden kırktan çok kişi halen yaşamaktadır.
Gönül dünyasından ve gönül telinden; saz da, söz de, ateş de, hiçbir zaman eksilmedi. İnsanoğlu kendi inançlarını, düşüncelerini, anlayışlarını... kendi dışındakilerden üstün görmeye başladı mı soysuzlaşmaya da başlar.
İnsanoğlu... insanoğlunun vahşeti... Sadece ağaçla, dağ hayvanlarıyla, otlarıyla böcekleriyle değil, kendi soyunun bile kırımıyla uğraşıyor.
Vurgunlar kırgınlar, eziyetler ölümler; insanların beyninde kanserleşmiş. İnsanların kokladıkları havada kan vardı. Düşünceleirnde öldürmek, intikam, boğmak, parçalamak, kesmek vardı. İnsancıl ölçüler yok olmuş, seginin ne olduğu unutulmuş. Herkes kendince, kendinden ollmayanı katletmeye, soyunu tüketmeye yönelmiş.
Binboğa... Binlerce boğa... Binboğalar... Afrikada'da , Mısır'da, Apislerin; Uzakdoğu Asya'daki yaban Hint öküzlerinin; Kuzey ve Güney Amerika'daki Bizonların: Amerika yerlilerinin ve Kızılderelilerin Bufalo dedikleri yaban öküzlerinini ataları burada, Binboğalar'da yaşadı. Bunun için de Binboğa, Binboğalar diye adlandı. Kayıtlara da aynen böyle geçti.
Yüzyirmi yaşındaki Kemer Arab diyorku; "Vay Çukurova vay! Neydi ki Çukurova? Ulan, Çukurovayı biz Çukurova yaptık be.... Adam değil it bile yaşanamazdı oralarda. Her tarafında bataklık, kokudan yanına dahi yanaşamazdın. Ah Çukurova Ah! Sen nasıl Çukurova oldun? Seni kim Çukurova yaptı? Seni, Çukurova edenlere ne oldu?