“Bak çocuk! Ben büyüdükçe karnımı daha az yiyecekle doyurmayı öğrendim. Kendimi, iki tavuk kanadıyla öğün yapılabileceğime ikna ettim. Bazen bir avuç leblebi ve iki yudum su da akşam yemeği olabilir. Bu sana güçlü olmayı öğretir. Mutluluğu karın tokluğundan, gücü açlığından alırsın.”
Her insan kendi yarattığı hapishanede hem mahkûmdur hem gardiyan. Ayağımızdaki prangalar inançlarımız, demir parmaklıklar korkularımız, belinde anahtarla nöbet bekleyen gardiyan kaygılarımızdır. Özgürlüğümüzü ilân etmemizdeki kararlılığımız ise yöneticiliği ele geçirmiştir.
Özgürlük içeride başlar. Mahkûm özgürlüğe karar vermişse inançlar, korkular, kaygılar yerle bir olur ve yönetici emreder:
Gardiyan! Kapıyı aç, mahkûmu serbest bırak!
İnsanın kendinden özgürleşmesini anlatan bu kitabı okuduğunuzda, sizin de yöneticiniz emredecek ve içinizde mahkûm ettiğiniz sizi, özgür bırakacaksınız.
“Bak çocuk! Ben büyüdükçe karnımı daha az yiyecekle doyurmayı öğrendim. Kendimi, iki tavuk kanadıyla öğün yapılabileceğime ikna ettim. Bazen bir avuç leblebi ve iki yudum su da akşam yemeği olabilir. Bu sana güçlü olmayı öğretir. Mutluluğu karın tokluğundan, gücü açlığından alırsın.”
Her insan kendi yarattığı hapishanede hem mahkûmdur hem gardiyan. Ayağımızdaki prangalar inançlarımız, demir parmaklıklar korkularımız, belinde anahtarla nöbet bekleyen gardiyan kaygılarımızdır. Özgürlüğümüzü ilân etmemizdeki kararlılığımız ise yöneticiliği ele geçirmiştir.
Özgürlük içeride başlar. Mahkûm özgürlüğe karar vermişse inançlar, korkular, kaygılar yerle bir olur ve yönetici emreder:
Gardiyan! Kapıyı aç, mahkûmu serbest bırak!
İnsanın kendinden özgürleşmesini anlatan bu kitabı okuduğunuzda, sizin de yöneticiniz emredecek ve içinizde mahkûm ettiğiniz sizi, özgür bırakacaksınız.