Gün batmak üzereydi. Küçük Olimpos Dağı’nın eteklerinde, nazlı gelin duvağı gibi asılı duran sis bulutu, günün cılız ışıklarından kaçıp yamaçlarda oyalanıyor, oradan da ovaya iniyordu; ağırdan.
Uzakta, o yüzünü hiç göstermeyen puhu kuşunun kısık ve kesik ötüşü dağın gri kayalarında yankılandı. Hep sevdiği ses, iliklerine işledi bu defa. “Ya hayra alamet değilse bu?” diye geçirdi içinden, korktu.
Öyle çok korkar olmuştu ki son zamanlarda...
Son zamanlarda, son zamanlardan korkar olmuştu.
Bir Avuç Mazi, 1924’te Selanik’ten gemiyle Türkiye’ye gelen mübadil Fethi Bey ve ailesinin romanıdır.
Bir Avuç Mazi, İstanbul’dan Selanik, Alasonya’ya gönderilen Türkiyeli Rum Bayan Mitra’nın romanıdır.
Bir Avuç Mazi, bir mübadele romanıdır.
Ve elbette en çok da duyguların, özlemlerin ve hep canlı tutulan umutların romanı...
Gün batmak üzereydi. Küçük Olimpos Dağı’nın eteklerinde, nazlı gelin duvağı gibi asılı duran sis bulutu, günün cılız ışıklarından kaçıp yamaçlarda oyalanıyor, oradan da ovaya iniyordu; ağırdan.
Uzakta, o yüzünü hiç göstermeyen puhu kuşunun kısık ve kesik ötüşü dağın gri kayalarında yankılandı. Hep sevdiği ses, iliklerine işledi bu defa. “Ya hayra alamet değilse bu?” diye geçirdi içinden, korktu.
Öyle çok korkar olmuştu ki son zamanlarda...
Son zamanlarda, son zamanlardan korkar olmuştu.
Bir Avuç Mazi, 1924’te Selanik’ten gemiyle Türkiye’ye gelen mübadil Fethi Bey ve ailesinin romanıdır.
Bir Avuç Mazi, İstanbul’dan Selanik, Alasonya’ya gönderilen Türkiyeli Rum Bayan Mitra’nın romanıdır.
Bir Avuç Mazi, bir mübadele romanıdır.
Ve elbette en çok da duyguların, özlemlerin ve hep canlı tutulan umutların romanı...