Bir Dersim Hikayesi : Kül ve Duman

Stok Kodu:
9786059038232
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
174
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2015-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%27 indirimli
160,00TL
116,80TL
Taksitli fiyat: 9 x 14,28TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786059038232
1136984
Bir Dersim Hikayesi : Kül ve Duman
Bir Dersim Hikayesi : Kül ve Duman
116.80

Diyarı Dersim, Osmanlı zamanında bile bu kadar çok askere tanıklık etmemişti. Yıl 1937'ydi ve dağ taş gökten yağmışcasına, yerden bitmişçesine asker doluydu. Osmanlı'yı, Birinci Cihan Harbini görüp de hala nefes alıp verenler büyük bir şaşkınlık içinde “Neler oluyor, biz çok şey yaşadık da böylesini ne gördük ne duyduk" dediler. Sadece asker mi, top vardı, tüfek vardı; Munzur'un, Aliboğaz'ın semalarında ise tayyareler uçuyordu. Puslu şafakların ılık yeline karışarak gümbürdeyen davul sesleri değildi, top ve tüfek sesleriydi. Her yanı, insan ayağı değmemiş en kuytu ormanları bile, git gide derin bir korku sarıyordu. Çok geçmeden çatışma haberleri gelmeye başladı. Bıçak kemiğe dayanınca Dersimli, çoluğunu çocuğunu geride bırakıp çareyi silaha sarılmakta buldu. Kadın, erkek, genç, yaşlı... Zulme boyun eğmeyip de direnmeye ahdedenler... Sayıları çoğaldıkça çoğaldı... Bunlar, ata toprağı Haydaranları, Demenanları, Akvanos'u, Agvasor'u, Zaxge'yi, Sultan Baba'nın heybetli zirvelerini kendilerine mesken tuttular. “Sizin topunuz, tayyareleriniz varsa bizim de düşmanların girip de diz çöktüremediği, Pirlerimiz gibi vakur, başı dik dağlarımız var" dediler...

Diyarı Dersim, Osmanlı zamanında bile bu kadar çok askere tanıklık etmemişti. Yıl 1937'ydi ve dağ taş gökten yağmışcasına, yerden bitmişçesine asker doluydu. Osmanlı'yı, Birinci Cihan Harbini görüp de hala nefes alıp verenler büyük bir şaşkınlık içinde “Neler oluyor, biz çok şey yaşadık da böylesini ne gördük ne duyduk" dediler. Sadece asker mi, top vardı, tüfek vardı; Munzur'un, Aliboğaz'ın semalarında ise tayyareler uçuyordu. Puslu şafakların ılık yeline karışarak gümbürdeyen davul sesleri değildi, top ve tüfek sesleriydi. Her yanı, insan ayağı değmemiş en kuytu ormanları bile, git gide derin bir korku sarıyordu. Çok geçmeden çatışma haberleri gelmeye başladı. Bıçak kemiğe dayanınca Dersimli, çoluğunu çocuğunu geride bırakıp çareyi silaha sarılmakta buldu. Kadın, erkek, genç, yaşlı... Zulme boyun eğmeyip de direnmeye ahdedenler... Sayıları çoğaldıkça çoğaldı... Bunlar, ata toprağı Haydaranları, Demenanları, Akvanos'u, Agvasor'u, Zaxge'yi, Sultan Baba'nın heybetli zirvelerini kendilerine mesken tuttular. “Sizin topunuz, tayyareleriniz varsa bizim de düşmanların girip de diz çöktüremediği, Pirlerimiz gibi vakur, başı dik dağlarımız var" dediler...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat