Dört kız kardeş odada bir aradaydı.
Sırt üstü yere uzanmış yatan Cleo, “Hediye alıp verilmeyen olmayan Noel akşamı olur mu hiç!” diye söyleniyordu.
Üzerindeki epeyce eskimiş olan elbisesine bir göz gezdiren Dennise derin bir iç geçirdi ve
“Yoksul olmak ne kadar da kötü!” mırıldandı.
Küçük Sofie ise burnunu çekerek, “Bazı kızların bir her şeyleri varken biz de niye yok ki?” diye sordu.
Isabel, hepsini bastıran bir sesle, “Ama bizim de annemiz babamız var. Oysa bazılarının da ailesi yok.” dedi.
Bu sözler dört genç kızın yüzlerine bir gülümseme yerleştirdiyse de Cleo'nun, “Ama babamız burada değil ve daha uzun bir zaman da olmayacak!” dediğini duyunca yüzleri yine asıldı.
Babalarının çok uzaktaki bir savaşta olduğunu anımsayınca hepsinin gözlerine hüzün çökmüştü.
Bir süre kimse hiçbir şey konuşmadı. Sonra Dennise yumuşak bir sesle konuşmaya başladı.
Dört kız kardeş odada bir aradaydı.
Sırt üstü yere uzanmış yatan Cleo, “Hediye alıp verilmeyen olmayan Noel akşamı olur mu hiç!” diye söyleniyordu.
Üzerindeki epeyce eskimiş olan elbisesine bir göz gezdiren Dennise derin bir iç geçirdi ve
“Yoksul olmak ne kadar da kötü!” mırıldandı.
Küçük Sofie ise burnunu çekerek, “Bazı kızların bir her şeyleri varken biz de niye yok ki?” diye sordu.
Isabel, hepsini bastıran bir sesle, “Ama bizim de annemiz babamız var. Oysa bazılarının da ailesi yok.” dedi.
Bu sözler dört genç kızın yüzlerine bir gülümseme yerleştirdiyse de Cleo'nun, “Ama babamız burada değil ve daha uzun bir zaman da olmayacak!” dediğini duyunca yüzleri yine asıldı.
Babalarının çok uzaktaki bir savaşta olduğunu anımsayınca hepsinin gözlerine hüzün çökmüştü.
Bir süre kimse hiçbir şey konuşmadı. Sonra Dennise yumuşak bir sesle konuşmaya başladı.