Avrupa'nın tarihinde, 20. yüzyılda meydana gelen büyük felaketin dehşeti, geçmişin üzerine kapanan kapıyı yeniden açmaya kalktığımız her an karşımıza çıkan, hiçlik ile hayalin birbirine karıştığı, endişeyle karışık bir kurtuluş duygusuyla çoğu zaman seyredaldığımız o boşlukta aranmalı. Jean-Michel Palmier, büyük felaketin hemen öncesi, tutkuyla bağlandığı Weimar Cumhuriyeti'nin düşünce ve sanat dünyası üzerine yazdığı bu kısa otobiyografik denemelerde, gerçekle arasına sürekli hayali engeller döşeyerek, gölgelerin ve suretlerin peşinde, kaybolan eşsiz bir duyarlılığın izini sürüyor.
Martin Heidegger'in siyasi metinlerini derleyen ve yine Heidegger'in yazdıklarının etkisiyle Avusturyalı şair Georg Trakl hakkında ilk kez tez yayımlayan, son zamanlarında ise tüm enerjisini Walter Benjamin üzerinde toplayan Palmier'den şimdinin yükünü almadan, kendi deyişiyle inzivanın sersemliğinden hiç ama hiç çıkmadan, kopulamayan geçmişin etrafında bir düşünme ve düşleme denemesi.
Avrupa'nın tarihinde, 20. yüzyılda meydana gelen büyük felaketin dehşeti, geçmişin üzerine kapanan kapıyı yeniden açmaya kalktığımız her an karşımıza çıkan, hiçlik ile hayalin birbirine karıştığı, endişeyle karışık bir kurtuluş duygusuyla çoğu zaman seyredaldığımız o boşlukta aranmalı. Jean-Michel Palmier, büyük felaketin hemen öncesi, tutkuyla bağlandığı Weimar Cumhuriyeti'nin düşünce ve sanat dünyası üzerine yazdığı bu kısa otobiyografik denemelerde, gerçekle arasına sürekli hayali engeller döşeyerek, gölgelerin ve suretlerin peşinde, kaybolan eşsiz bir duyarlılığın izini sürüyor.
Martin Heidegger'in siyasi metinlerini derleyen ve yine Heidegger'in yazdıklarının etkisiyle Avusturyalı şair Georg Trakl hakkında ilk kez tez yayımlayan, son zamanlarında ise tüm enerjisini Walter Benjamin üzerinde toplayan Palmier'den şimdinin yükünü almadan, kendi deyişiyle inzivanın sersemliğinden hiç ama hiç çıkmadan, kopulamayan geçmişin etrafında bir düşünme ve düşleme denemesi.