Gömlek yakalarının üstünde vurdumduymazlık maskesini yüzlerine geçirirler, dudaklarının kenarındaki kıvrımları yok edebilirler, heyecanlarını dişlerinin altına hapsedip gözlerindeki endişeyi saklarlar, yüzlerinde hareket eden kasları yapmacık bir kibarlıkla gizlerler ama işte ellerini kontrol edemezler.
Bütün dikkatlerini, varlıklarının en görünür yeri olan yüzlerine odaklandığı için ellerini unuturlar. Sadece bu ellere bakarak gülümseyen dudakların ve kayıtsız gibi görünen bakışların neleri gizlediğini anlayan insanlar olduğunu unuturlar.
Doğanın bazen ateşi ve buzu, ölümü ve hayatı, coşkuyu ve umutsuzluğu birkaç nefese sığdırabildiğini, her şeyden uzak kendi dünyamda yaşamış olan ben, ancak yirmi yıl sonra bu olayla kavrayacaktım. İnsan ölümün yaklaştığını hissettiğinde ölümün gölgesi kapkara düşüyor, işte o zaman hayatta her şeyin rengi soluklaşıyor.
Gömlek yakalarının üstünde vurdumduymazlık maskesini yüzlerine geçirirler, dudaklarının kenarındaki kıvrımları yok edebilirler, heyecanlarını dişlerinin altına hapsedip gözlerindeki endişeyi saklarlar, yüzlerinde hareket eden kasları yapmacık bir kibarlıkla gizlerler ama işte ellerini kontrol edemezler.
Bütün dikkatlerini, varlıklarının en görünür yeri olan yüzlerine odaklandığı için ellerini unuturlar. Sadece bu ellere bakarak gülümseyen dudakların ve kayıtsız gibi görünen bakışların neleri gizlediğini anlayan insanlar olduğunu unuturlar.
Doğanın bazen ateşi ve buzu, ölümü ve hayatı, coşkuyu ve umutsuzluğu birkaç nefese sığdırabildiğini, her şeyden uzak kendi dünyamda yaşamış olan ben, ancak yirmi yıl sonra bu olayla kavrayacaktım. İnsan ölümün yaklaştığını hissettiğinde ölümün gölgesi kapkara düşüyor, işte o zaman hayatta her şeyin rengi soluklaşıyor.