“Ben o gece bir insanla, onun hayatı için mücadele ettim. Bir ölüm kalım mücadelesi vardı. Neredeyse her şeyini kaybetmiş o insanın, ölümün eşiğine gelmiş bu insanın tüm hırsları ve tutkularıyla son bir şeye tutunmaya çalıştığını hissediyordum. Düşeceği uçurumu hisseden bir insan gibi kenetlenmişti bana. Ben ise sahip olduğum her şeyle onu kurtarmak için çabalıyordum.”
Avusturyalı yazar Stefan Zweig'in bu novella'sı, başkalarına dair çoğu zaman kolayca vardığımız yargıların ardındaki hikâyelere ve kendisinde hikâyesini anlatacak cesareti ancak ileri bir yaşta bulabilmiş bir kadının 24 saatte değişen duygu dünyasına dair eşsiz bir anlatı ortaya koyuyor.
“Ben o gece bir insanla, onun hayatı için mücadele ettim. Bir ölüm kalım mücadelesi vardı. Neredeyse her şeyini kaybetmiş o insanın, ölümün eşiğine gelmiş bu insanın tüm hırsları ve tutkularıyla son bir şeye tutunmaya çalıştığını hissediyordum. Düşeceği uçurumu hisseden bir insan gibi kenetlenmişti bana. Ben ise sahip olduğum her şeyle onu kurtarmak için çabalıyordum.”
Avusturyalı yazar Stefan Zweig'in bu novella'sı, başkalarına dair çoğu zaman kolayca vardığımız yargıların ardındaki hikâyelere ve kendisinde hikâyesini anlatacak cesareti ancak ileri bir yaşta bulabilmiş bir kadının 24 saatte değişen duygu dünyasına dair eşsiz bir anlatı ortaya koyuyor.