"Yaşlanmak, geçmişten korkmamak demektir."
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat, altmış altı yaşındaki bir kadının, inandığı ahlaki değerlerin aksine yıllar önce, yirmi dört saatte yaşadığı tutkuyu, acıyı, mutluluğu, saplantıyı ve arzuları ruhunun en gizli köşesinde sakladıktan sonra başka bir kadının tutkularının peşinden gitmesiyle itiraf etme ihtiyacı duyuşunun öyküsüdür.
Bir hesaplaşmadır.
İnsan ruhunun değişkenliğini, karanlık yanlarını anlatmakta usta olan Zweig, bu uzun öyküsünde de okura âdeta bir şölen sunuyor.
"Yaşlanmak, geçmişten korkmamak demektir."
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat, altmış altı yaşındaki bir kadının, inandığı ahlaki değerlerin aksine yıllar önce, yirmi dört saatte yaşadığı tutkuyu, acıyı, mutluluğu, saplantıyı ve arzuları ruhunun en gizli köşesinde sakladıktan sonra başka bir kadının tutkularının peşinden gitmesiyle itiraf etme ihtiyacı duyuşunun öyküsüdür.
Bir hesaplaşmadır.
İnsan ruhunun değişkenliğini, karanlık yanlarını anlatmakta usta olan Zweig, bu uzun öyküsünde de okura âdeta bir şölen sunuyor.